Geriye dönüp  baktığımda   devrimvi harakete nasıl katıldığımı  Ve  aynı zamanda  Almanyada  Dev  Yol  Dev işçi örgütlemesi üzerine bir kaş  söz söylemek isdiyorum.

Cuma Yağmur

Sosyal demokrat bir CHP ailesinin cocugu olarak, 5 Ocak 1947’de Malatya’da dünyaya geldim. İlkokul, ortaokul ve liseyi Malatya’da okudum ve Turan Emeksiz Lisesi’nden mezun oldum. 1971’de Ankara Ticari Bilimler Akademisi’ne kayıt yaptırdım. Ancak kaydımı yaptırdığım dönemde cunta olduğu için okula gidemiyordum.

Büyükannem, 1915-1916 yıllarında Ermeni soykırımından kurtulanlardandı; onu evde saklamışlardı. Kendisi, ailemizin çok değer verdiği bilinçli bir hanımefendiydi. Büyükannemin diğer şehirlerden akrabaları ziyaretine gelirdi ve bizleri sık sık tembih ederdi: “Eve gelenleri kimseye anlatmayacaksınız.” Bu, çocukluğumdan kalma bir gizlilik ilkesini hâlâ benliğimde taşırım. O dönemden beri Ermenilere yapılan soykırım hakkında bilinçlendim ve hatta kin besledim.

1960 yılında Ankara’da Hukuk Fakültesi’nde öldürülen Turan Emeksiz’in cenazesi Malatya’ya geldiğinde ilkokuldaydım. Öğretmenlerimiz bizi cenaze törenine götürdü ve oradaki kalabalıktan ve konuşmalardan çok etkilenmiştim.

Babam, 1965 yılında Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) Malatya’daki kurultayına katıldı ve Kürt sorunu üzerine yapılan tezleri bana anlattı. Bu kurultaydan çok etkilendi ve daha sonra CHP yerine TİP’i seçtiğini söyledi.

Ortaokul ve lise yıllarımda Hasan Basri Aydın, Kemal Abbas, Veci Timuroğlu gibi ilerici, sosyalist devrimci hocalarım vardı. Bu hocalar o zamanlar Türkiye’nin önde gelen ilerici sosyalist öğretmenleriydi. Onlardan hem derslerim hem de sosyalizm adına çok şey öğrendim.

Hasan Basri Aydın, evinin duvarına “Amerika defol, evine dön!” yazdığı için tutuklanmıştı. Serbest bırakıldığında okula geldi ve bize şöyle anlattı: “Jandarma beni tutuklayıp karakola götürürken bir komünist yakalandı diye insanlar caddenin kenarında toplanıp bakıyorlardı. İçlerinden bazıları ‘Komünist adam işte’ diye birbirlerine fısıldıyorlardı.”

Malatya’daki okul yıllarımda Hayri Abacı’yı ve diğer solcuları tanıdım. Malatya’da Dev-Genç kuruldu ve biz de sık sık TÖP-DER’e gidip gelirdik. Orada yapılan konuşmalar hâlâ kulaklarımda çınlar gibi.

1969 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nde camiden çıkan gericiler Badal Muhteoğlu’nu öldürdüler. Cenazesi Malatya’ya getirildi. Badal ’in kardeşi ile aynı sınıfta ve aynı sıradaydık. Cenaze kortejinde Badatal  Muhteoğlu’nun fotoğraflarını birlikte taşıdık. Bu olay beni çok etkiledi. Cenazedeki konuşmalar ve kalabalığın hep bir ağızdan attığı “Badal’in kanı yerde kalmayacak, gerici yobaz ve faşistlerden hesap sorulacak” sloganları Malatya caddelerinde yankılanıyordu.

Malatya’da düzenlenen tütün mitingine katıldım ve orada Teslim Töre, Hacı Tonak ve Süleyman Kırteke ile tanıştım. Daha sonra Köln’de Faruk Yüksel ile Kırteke’nin dükkânına gittik ve güzel bir sohbetimiz oldu.

Türkiye’de ilk, ortaokul ve liseyi Malatya’da okudum. Lisede okuduğum dönemde okulda çok sayıda Dev-Genç ve Mahir Çayan hayranı vardı. Ben de Mahir Çayan hayranıydım. 1970 yılında Ankara Üniversitesi’nde okumaya başladığımda  Ankara i Aydınlık evlerinde kalıyordum. Mahir Çayan’ın Ankara siyasel bilimler deki   konuşmasını dinledim. Onu ilk kez orada gördüm ve hayranlığım daha da arttı.

1971’de cunta geldiğinde okullar kapandı ve sürekli evde kalıyordum. Yürüyerek Ulus’a gider, dolaşıp eve geri dönerdim. Deniz Gezmiş ve arkadaşları yakalandığında Ankara’nın giriş ve çıkışlarını kapatıp kimseyi sokmuyorlardı. Deniz’in yakalanması hepimizi derinden üzmüştü ama elimizden bir şey gelmiyordu.

Hasanoğlu Öğretmen Okulu’ndan Sadık Takmaz diye bir arkadaşımızı Cebeci Hukuk Fakültesi’nden faşist öğrenciler kaçırıp işkence yapmıştı. Benim tanıdığım birkaç arkadaş da bir faşisti kaçırıp ona işkence yapmıştı. Yakalananlardan biri itirafçı olmuş ve dışarıda tanıdığı ne kadar devrimci varsa isimlerini vermişti.

Ben o dönemde Ankara  Aydınlık evlerinde taban katta kalıyordum. Binanın üst katında General Recep’in eşi Birsen Hanım ve oğulları Erdal kalıyordu. Erdal çok haylaz ve ders çalışmayan biriydi, ama zamanla bizimle ders çalışmaya başladı. Annesi, onun bizimle arkadaşlık etmesinden çok memnundu. Bir gün adımın gazetede işkence yapanlar arasında çıktığını görünce şaşırmış ve Erdal’a sormuş. Benim böyle bir şey yapmayacağıma inanmak istememiş ve karşılaştığımızda bana sordu. Ben de işkence yapmadığımı ve işkenceye karşı olduğumu söyledim. Erdal da bana, “Senin böyle bir şey yapacağına hiç ihtimal vermiyorum, sen öyle biri değilsin” dedi.

Daha sonra yurtdışına kaçmayı düşündüm. Ağabeyim Almanya’da çalışıyordu ve ona postaneden işyerini arayıp para göndermesini istedim. Almanya’ya gitmek için gerekli belgeleri topladım. General’in oğlu Erdal ve annesi bana pasaport almamda yardım ettiler. Almanya’ya gittikten sonra ağabeyimle buluştum ve General’in bana istediği eşyaları da gönderdim.

Almanya’ya ilk gelişin ve Frankfurt’ta yaşadığın deneyimler oldukça ilginç ve yoğun bir devrimci mücadele süreci içeriyor. Bu dönem, hem siyasi grupların içinde bulunduğu çekişmeleri hem de kişisel deneyimlerini yansıtan bir hikâye. Kronberger Str. 43’teki öğrenci yurdunda, farklı sol gruplarla bir araya gelip dayanışma içerisinde olmanız, özellikle de eğitim çalışmalarına katılmanız, Almanya’daki devrimci hareketin bir parçası olarak nasıl örgütlendiğinizi gösteriyor.

Yurt işgal olduğu için öğrenciler idare ediyorlardı. Öğrenci temsilcilerinden biri Yunanlıydı ve biraz Türkçe biliyordu. Bize “Solcu musunuz, sağcı mısınız?” diye sordu. Biz de “Solcuyuz, onun için buraya geldik.” dedik. Hemen bize 110 numaralı iki kişilik odayı verdiler. Oda büyüktü ve üç kişi de kalabiliyorduk.

Odaya yerleştik ve başka Türk öğrenciler de kalıyordu. Doktor Hikmet Kıvılcımlı’nın subayları da yurtta yaşıyordu. Hangi gruba ait olduğumuzu sordular. Biz de THKP-C, yani Mahir Çayan grubuna ait olduğumuzu söyledik. Pek de memnun olmasalar da çok efendi subaylardı.

Hikmet Kıvılcımlı subayları, yurdun altındaki salonda eğitim çalışması yapıyorlardı. Birkaç hafta sonra onlar çıktı ve biz eğitim çalışmalarına başladık. Onlar, Niketina’nın Ekonomik Politikası kitabını okuyorlardı. Bizimle eğitim çalışması yapabileceklerini önerdiler. Öneriyi uygun bulduk ve biraz kitapta ilerlemelerine rağmen bizimle başladılar. Farklı gruplardan ve görüşleri savunsak da subaylarla çok iyi anlaşıyorduk.

Frankfurt’ta, Doğu Perinçek grubundan öğrenciler çoğunluktaydı. Aynı zamanda TKP’liler de çok güçlü bir gruptu. Yüzümüze olmasa da arkamızdan TKP’liler bize gosisler diyolardı  .

Bu arada, Darmstadt Üniversitesi’nde öğrenci derneği seçimlerinin olduğunu öğrendik. Doğu Perinçek grubu ile Mahir Çayan grubu arasında yoğun bir çekişme olduğunu söylediler. Altı kişi ile Darmstadt’a hareket ettik. Orada Koral Okan, Nevzat, Adil ve diğer arkadaşlarla tanıştık. Böylece grubumuz daha da çoğaldı. Pedacılar toplantıyı o gün terk ettiler ki seçim olmasin.   Dışarıdan güç toplamaya çalıştılar ama bizim grup çoğunlukta olduğu için bir varlık gösteremediler.

İkinci gün toplantı başladı ve divan seçildi. Divan seçiminde kaybettikleri anlaşıldığında zorluk çıkarmaya başladılar ama şansları yoktu. Seçimlere iki liste ile girdik ve büyük bir çoğunlukla seçimleri kazandık. Böylece derneğin yönetimi bizim arkadaşların eline geçmiş oldu.

Bu arada Koral Okan’ı kaybetmenin üzüntüsünü kendimde hissediyorum. Sevgili Koral, sen rahat uyu, bundan sonra yıldızlar yol arkadaşın olsun. Ailene de başsağlığı diliyorum.

Biz de böylece Frankfurt’ta bir öğrenci grubu oluşturup çalışmalarımıza başladık ve her gün gruba yenileri katılıyordu. Mihri Benli grubundan arkadaşlar da bizimle çalışmaya karar vermişti. Frankfurt’ta Perinçek grubu, Türkiye’deki cunta yönetimini kınamak için Haus der Jugend’de açlık grevleri başlattı. Biz de açlık grevine katılmak için toplantıya katıldık ve Frankfurt’tan ve Darmstadt’tan birkaç arkadaşla birlikte 21 gün süren açlık grevinde bulunduk.

Perinçek grubundan ayrılan birkaç arkadaş İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerini savunuyorlardı. Açlık grevi sürecinde bizler bu gruba sahip çıkarak devrimci dayanışmayı sağladık. Açlık grevlerine TKP’liler ve diğer çeşitli gruplar gelip dayanışma mesajlarını okuyorlardı.

Mayıs 1972’de Frankfurt’ta Denizlerin aşılması ile büyük bir yürüyüş yapıldı. Yürüyüşe kalabalık bir arkadaş grubuyla katıldık ve Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ın idamını protesto ettik. Yürüyüşten sonra Alman solcularının gittiği Gülüp Valraia denilen bir mekanda, Türkiye’deki faşist cunta yönetiminin  Alman kamuoyuna tanıtmaya çalıştık. Alman solunun Türkiye solcularını tanımadığı gibi, Latin Amerika’lı devrimciler kadar Türkiye’li devrimcilere de pek ilgisi yoktu.

Frankfurt’ta, Türkiye’de polis olarak görev yapmış ve bir dönem Deniz Gezmişleri takip etmiş olan, daha sonra “Bu meslek bana göre değil.” diyerek istifa eden Ümit Topkaç yoldaşla tanıştık. Uzun bir süre birlikte mücadele verdik. Çok kararlı, disiplinli ve güvenilir bir kişiliğe sahip olan bu yoldaşın aramızdan ayrılması bizleri çok üzdü. Yoldaş, sen rahat uyu, bundan sonra senin yol arkadaşların yıldızlar olacak. Mücadeleni devam ettireceğiz.

Bir ara İbrahim Cenet Frankfurt’a gelmiş, TKP’lilerle tanışmış ve birkaç gün onlarla kalmıştı. Onların solculara eleştirilerine tahammül edemeyen Cenet, bizleri aramış ve nihayet buldu. Bu arada, Kronberger Str. 43’teki öğrenci yurdu polis tarafından boşaltıldı. Böylece Evengelislerin bir öğrenci yurduna geçmişim. Orada küçük bir odada kendi yatağımda İbrahim Cenet yatıyordu. Ben de Ömer Çimeken’in bana miras kalan askeri ranzada yatıyordum.

İbrahim Cenet’le buluştuğumda iki kolu ve bir bacağı Denizlerin Asılması’nı protesto etmek için İstanbul’da Simese  bomba  kooymak isderken  bir şekilde elinde patlamıştı. Frankfurt’ta bizim gruba İbrahim Cenet de katıldı. Nasıl işkence gördüğünü, işkencede kararlılıkla çözülmeden dayandığını, kendi diliyle yavaş yavaş bizlere anlatıyordu.

Bizler  büyük moral veriyor, sanki sağlam birimşiz gibi hiç bilmediğimiz halde kararlıca davranıyordu. Bir süre bizimle kaldı ve daha sonra kiliselerin yardımı ile iki kol, bir bacak için 10,000 DM yardımla prostetik taktırdık. “Artık yeni eski haline döndüm” diye şakalaştık. Birkaç ay sonra tekrar Türkiye’ye döndü. Zaman zaman selamını getirenler oldu. 1980 yılında cunta döneminden sonra Yunanistan’a çıkmış ve orada bir arkadaşla kucak dolusu selamlar yollamıştı.

Frankfurt’ta 1971 ve 1980 cuntasından sonra çok sayıda Türk ve Kürt devrimcisiyle tanıştım ve yardıma ihtiyacı olanlara, hiçbir grup çıkarı gözetmeden, manevi yardımda bulunmuştum. Frankfurt’ta örgütlenirken daha sonra Ömer Çimeken (Canip) adında bir yoldaş tanıdım. Ömer Çimeken’in Gülten Çayanlar ile ilişkisi vardı. Bizi toplayıp birlikte Mahir Çayan’ın toplu yazıları ve mahkeme savunması üzerine eğitim çalışmaları yapıyorduk ve THKP-C’yi örgütlüyorduk. Canip, bir ara kayboluyor ve birkaç hafta sonra geliyordu.

Giderken bana, “Yoldaş, toplantılarımız oluyor, birkaç hafta burada değilim. Başka şehirlere ve yurtdışına çıkacağım. Sen gerekeni yaparsın.” diyordu. Ömer Çimeken, Arnavut kökenli, çok zayıf küçük bir yapıya sahip ama yüreği çok büyük biriydi. Onu görenler, “Elinden hiç bir şey gelmez.” derlerdi. Siyasi olarak çok donanımlıydı ve tartışmalarda hiç kimsenin ummadığı bir üslupla karşısındakini ikna edebilme gücüne sahipti.

Gülten Çayan, Fransa’da Filistinliler ile yurtdışı edilmişti   daha sonra . Beyrut’a gidip orada PFLP (Halk Kurtuluş Cephesi) kurucularından George Habash’ın yanında THKP-C’nin bürosunu kurmuşlardı. Ömer Çimeken’in onunla birlikte Beyrut’a gidip ilk eğitim görenler arasında olduğunu öğrendim.

Bir gün, Canip yani Ömer Çimeken yoldaş, “Artık hazırlan, Filistin’e gidip orada eğitim görmenin zamanı geldi,” dedi. Frankfurt’tan iki kişi daha akşam kararlaşmıştık; benimle birlikte gideceklerdi. Havalimanına geldiğimde, onların gelmediğini gördüm. Gitmek istemedikleri ve karamsarlığa kapıldıkları için, hemen akşamdan sabaha “Mahir Çayan kemalisttir, biz onun yolundan gitmeyiz,” demişler. İkisi de Kürt arkadaşlardı. Bir arkadaşım daha sonra eroin satmaktan yakalandı ve yurtdışına sınır dışı edildi; diğeri de devrimci harekete veda edip Frankfurt’tan Hamburg’a taşındı ve bizimle hiçbir ilişkisi kalmadı.

Beyrut’a indikten sonra hangi dolmuşa bineceğimi, hangi istikamete gideceğimi ve ne yapmam gerektiğini her şeyi tarif ettiler. Sıcak bir günde Beyrut’a indim; söyleneni harfi harfine uyguladım. Üzerimde bazı malzemeler vardı ve ben korkmadığım için hiç belli etmeyen bir yapım vardır. Dolmuşa binip Garajdevris istikametine yola koyuldum ve söylenen durakta indim. Karşıdan gelen biri yanıma yaklaştı ve elindeki, benim adıma hazırlanmış Hasan isimli kimliği verdi. Filistinli gerillalara kimliğimi gösterdim ve geç dediler.

THKP-C P bürosuna geldik ve Gülten Çayan, diğer ülkelerden gelenlerin de bulunduğunu daha sonra öğrendiğim kadarıyla Berlin, Darmstadt ve Almanya’nın başka şehirlerinden gelenler vardı. Birbirimizi tanımıyorduk. Türkiye’den de gelenler vardı. Bizim hücre tamamlandı ve birlikte kahvaltı yaptık. Daha sonra bir beden eğitimi ile basladik . Bize ders veren arkadaş, önce nasıl hareket etmemiz gerektiğini, kural ve kaydeleri  uzun uzadıya anlattı. Kendi aramızdaki konuşmalarda şiveli konuşmamak gerektiğini, hangi bölgeden geldiğimizin belli olmaması gerektiğini söyledi.

Önce eğitim çalışmasıyla işe başladık. Yoğun bir eğitim süreci geçiriyoruz. Eğitim çalışmalarından bir süre sonra, iki arkadaş sırayla okuduğumuz kitabın özetini çıkartıp diğerlerine anlatıyoruz. Eğitim çalışmaları bittiğinde teknik çalışma silahlar tanıtılıyor. Silahların nasıl kullanılacağı ve nelere dikkat etmemiz gerektiği anlatılıyor. Kalashnikov, Cin Schmeiser, Alman Thompson ve Amerikalı GM3 tabancalarından 14’lüsü ve İsrail Uzi’si ile susturucusu takılıydı.

Silahlar sökülüyor, takılıyor; biz de bir süre sonra silahları söküp bakımını yapıyoruz. Bomba nasıl bağlanır ve el bombası nasıl atılır, bunlar bizlere öğretiliyor. Dikkat etmemiz gerekenler anlatılıyor. Askeri eğitim ve grup davranışları ile yolda yürüyüşleri sıkı bir eğitimle gerçekleştiriyoruz. Eğitimin dışında yoğun bir moral eğitimi başlıyor. Yemek esnasında mutfakta biz yemeğimizi yedikten sonra diğer grup mutfağa giriyor. Bizler başka odalarda eğitim çalışmalarımıza devam ediyoruz. Diğer gruplarla hiçbir bağlantımız yok; kimse kimsesi diğer gruptan tanımadığı gibi birbirimizi de görmüyoruz.

Çok sıkı bir teknik eğitim geçiriyoruz. Gerillaların dikkat etmesi gerekenler anlatılıyor. Yakalanırsa hiç konuşmamayı ve direnmeyi bilmesi gerektiği vurgulanıyor. Sıkı bir disiplin içinden geçiyoruz. Filistinli gerillalara çıkan yemekler ve meyveler bizede veriliyor. Bazen moral eğitimi de pazara gidip meyve sebze alıyoruz. Kendimiz de mutfakta birlikte yemek yapabiliyoruz. Geceleri kaldığımız yerde nöbet tutuyoruz ve nöbetteki arkadaşları uyandırıyoruz; nöbete o devam ediyor.

Dört ay orada kaldım; daha sonra grubumuzun geldiği yerlerde dağıldık. İkinci bir emri bekleyeceğiz. İkinci bir emirle tekrar Beyrut’a geleceğiz. Daha sonra öğrendim ki, Akmanerler Malatya’da vurulmuş, örgütün Türkiye ayağı çökmüş. Bizleri Türkiye’ye göndermek istediklerinde, sahip çıkacak örgütsel yapı olmadığı için geldiğimiz ülkelere gönderdiler. Bunu bize söylemediler ve tekrar ikinci bir emre kadar geldiğimiz ülkelere dağıldık.

Almanya’ya geldiğimde Ömer Çimeken ile buluştuğumda, o bana Türkiye’de THKP-C’nin bölündüğünü ve birçok gruba ayrıldığını söyledi. Necmi ve Ilkay Demirler hapishanede, Sovyetler Birliği’nin sosyal emperyalist olduğu tezini benimsemişler. Sovyetler Birliği’ne o zamanlar sosyal emperyalist olduğunu savunanların yanında yer almışlar. Böylece THKP-C’den kopmuşlardı. Bu konuyu, neden sosyal emperyalist dediklerini açıklayan birkaç sayfa yazı da vardı.

Ömer Çimeken yoldaş, kendisinin hiçbir grupla bağlantısının olmadığını ve hiçbirinin THKP-C’yi temsil etmediğini söyledi. Legal yollardan Türkiye’ye girip çıktığını ve Türkiye’de durumu daha yakından takip ettiğine vurgu yaptı. İkinci bir toplantıda tekrar Beyrut’a indik ve yine aynı şekilde devam ettik. İnsanlar arasında çok güçlü bir dayanışma, yoldaşlık bağı var. Gülten Çayan, kendini Türkiye devrimine adamış kararlı bir devrimciye yakışır şekilde hareket ediyor. Herkese aynı mesafede bakıyor. “Sizler THKP-C savaşçılarısınız; dikkat etmemiz gereken yoldaş ilişkisine çok dikkat etmeniz gerekiyor,” diyor.

Eğitim çalışması devam ediyor. Filistin kapılarına gidip geliyoruz. Geceleri kaldığımız yerde disiplinli bir şekilde nöbet tutup, bizden sonra nöbete kalkacak yoldaşları uyandırıyoruz. Klasiklerin yanı sıra akşamları çok sayıda roman türü kitap da okuyoruz. Bir gün nöbette iken “Devrimci Yol” dergisini gördüm ve elime alıp detaylıca inceledim; çok beğendim. Ömer Çimeken, bana her şeyi anlattığı için biraz bilgim vardı. Gülten Çayan, Almanya’da Ömer Çimeken ile buluşup buluşmadığımı sordu; ben de inkar etmeden buluştuğumu söyledim.

Ömer Çimeken, bu yapılara karşı tavır alıp THKP-C oluşumunu devam ettirmek istiyordu. Beyrut’taki çalışmalarımız devam ederken Beyrut’ta savaşın karakteri değişti. Birleşmiş Milletler askerleri Beyrut’a çıkarma yaptı. Beyrut’un her köşesinde Birleşmiş Milletler doldu. Bizlerin artık orada kalma şansı kalmamıştı. Herkes geldikleri ülkeye dağılarak Beyrut’u terk etmek zorunda kaldık. Bir taksiyle havalimanı yoluna çıktık; şoför çok yaşlıydı ve kullanamaz diye korkuyordum. Taksi yoluna giderken yaşlı adam, “Hangi tarafta savaştın?” diye sordu. Ben de “Kürdüm, burada akrabalarıma geldim,” dedim; ama inanmadı. “Alevi mi yoksa Sünni Kürtlerindensin?” diye sordu. “Alevi Kürtlerindenim,” dediğimde, “Sünni olsaydın seni burada askerlerin eline teslim ederdim,” dedi. Ermeni bir taksi şoförüydü ve beni çok kısa yollardan havaalanına götürdü. “Hoşça kal,” dedi ve ayrılıp gitti.

Uçak önce Roma’ya uçtu; ikinci gün Roma’dan Frankfurt’a uçtum. Nihayet, sağ salim, hiçbir şey olmadan

Almanyaya Fankfurta tekrar geldiğimde Frankfurtlu yoldaşlar ile buluşdük ve ne yapmamız gerktığine karar verdik. Tüm arakdaşlar ile br ağızdan hiç bir gruba dahil olmadan THKP.C örgütlenmesine devam kararı  alindi.

Ömer Çimeken  Türkiyede olduğunu  öğrendim ve  İzmirden  Ankaraya  bir  Devrimci cenazesine giderken İzmirde Terminalda  el  çantasını unutmuş.Çantayai polisin  teslim edilımış ve çantada  notlar  varmış.

Kimlerin  Filistine gidip orda örgüt adına eğitim yaptığını ve vasıflarının , yeteneklerinin ne olduğunu  anlatan notlar almisdir. r.

Ömer Çimeken benimde Filistine gitiğimi ordsa eğitim gördüğüm ve  ne derecde bir olduğumun notunu almışdir. . Böylece polis arananlar lisdesine  bende dahil oldum. Böylece  pasaportuma el konuldu ve uzatılmadı.Almanyada ilegal duruma düşdüm ve sonra Fremden Pas şimdi Reise doküman pasaportu aldım.

Ömer Çimeken bir kaç il yatikdan sonra terkar  tahliye olduğunu öğrendim.   Bir ara gelenler ile haber gönderdi ve yeni bir grup grup THKP-C yaşatacaklarını söyledi.Benden bir takım manzeme göndermemi  ve bir parak ile birde posdel göndermemi isdedi. .

Kendisini  çok iyi tanıdığım ve ayak kabı numarasında bildiğim için Parkeyi ve ayak kabiyi Türkiyede okuyan İranlı   Halkın fedayilerinden Frankfurta gelmiş  Nusret diye bir arakadaşla haber göndermisdi ve isdeğini yerine getirdim.

Yine  bana gönderdiği bir haberde Marksit  lelinis   propoganda grubu unu kurtduklarını ve bendie aralarında görmek isdeiklerini duyurdu.

Ben her nekadar THKP-C li olsamda i siyasi olarak Derimci Yol grubunu daha kitlesel ve doğru işler yaptığına inanıyordum.

Daha sonra İstanbulda Ömer Çİmeken ve bir kaç arakasları ile   birlikde polis ve arkerler ile çatışmaya girip öldürüldüğünü başından öğrendim.  Bu konuda çok üzüldgü ve insan çok yakın tanıdığı biri olunca dahada çok üzülüyor.

Ömer Çimek enin  Terminaldsa unutuğu el çantası yüzünden n Türkiyede arananlar lisdesine dahil oldum.  Aalman pasaportu almam için bana çok zorluk çıkartılar .  Türk vatasndaşlığındaşn atmadılar  ve asker kaçağı ilan ettiler ve arandığımı  lisdeye aldılar

Frankfurta  artık legal şekilde örgütlemeye başldik ve yeni bir dernek kurduk ve işçilere gidip geliyoruz.kendi aramızda karar aldık hiç bir gruba ait olmadan THKP- C sepatınzanı  olarak örgütleneceğiz.Mahir Çayanın Kesintis   Devrim tezini  ve mahkeme savunmalarını  okuyop okutzuruyoruz.  Onun dışında başka kitaplar ve eğitim çalışmaları yapıyoru.

Bizim gibi düşünen diğer şehirlerdeki arakadaşlar ile  iki aydı gizli toplantılar yapıyoruz.

toplantıya her şehirden örgütleyici ve beli deneyimden geçmiş arkadaşlar katılıyoruz.  Durum değerlendirmesi ve örgütsel yapıları  gözden geçirerk Türkiyede THKP-C den ayrılan grupları üzerine tartışıyoruz.

Yoğun bir  Eğitim çalışmaları kitle ilen olan bağlar ve herkesi orgütleme yerini tutarlı düzgün  kadiroları örgütleme kararı alıyoruz.

Bir süre böyle örgütlenirkek  örgüt içinde  acılciler grubu belirlenmeye başladı.

O grup  kendine  haraket içinde   dominat bir serkilde kabulenmek ve başkalarını tavur almaya zorluyordu.

Ben ve bir kaç arkadaş Dev- Yola daha yakın olarak gördüğümüz için kitlesel örgütlenme  kuralarını öne  sürüyorduk

Sendikal örgütlemeye önm  verip işçi sınıfının   örgütlenmesi gerktığını  söyledik.

Köylüüğün örgütlenmesi  kısacası tüm meslek dalında  kitlelerin örgütleyip  devrimci harakete yığınsal şekilde katılımını sağlamak gerktığını öne sürdük-

Devrimci Yolun direnis komite anlayisinin daha dogru olduguna vurgu yaptik..

Dar kadro çalışmasının ömesiz ve yanlış olmadığını ve yetersiz  ve eksik olduğunumi söyledik

.Kitlelerin katılmadığı soyut bir öncü savaşının eksik ve yetersiz olduğunu dile getirdik.

 Evrim devrim  döneminin  iç içe girdiği  ve orta doğu çemberini biraz daha açmak gerktığını önerdik.

Üçüncü bunmalımdöneminde ne  anlaşıldığı ve   çok muğlak   oldugunu  sorgulamak gerkır dedik.

Bize sizler Mahir Çayanı   inkarının inkarına gidiyorsunuz ve Mahirden hiç bişey geriye buraklmadınız denildi.

Böylece toplantı dağıldı ve ikinci bir toplantı günü  tesbiz etmedik.gerek görülüse toplantıya çağı yaparız denildi.

Bu geçen  süreç  geriye dönüp bir mahkemesini   yaptığımından hiç pişmanık duymadan ne yaptımsa inanarak bilincli bir şekilde yaptım.  .  Burada  her şeyi  doğru  yapdim diyede düşünmediğim gibi hatalarımda yanlış yaptığın bir takım şeylerde olmuşdür.

Bu arada çok sayıda yoldaşımda kayıp etim.  ve  su anda yaşamıyorlar.Onların mücadelesi önünde eğilerk  saygı ile anıyorum.

Kendi kedimle hesaplaşarak  sonra bir yeni dönem ve yeni döneme karşı yeni örgütlemeler yaşama geçirilmesi gerk tiğine inanıyordum.  İnandığım  yoldan kararlıca yürümeyi  veTürkiye devrimci haraketi ve ezilen horlanan  Türkiye Halkarına karşı  devrimci bir görevim olduğunu biliyordum.

Yıl 1978  Taner Akçamın Ankaradan  hapishaneden tünel kazarak kaçtığı haberi çabuk yayıldı  Taner Akçamın Yurtdışına çıkacağı haberide kulağımıza geliyordu.Bilmiyorum   Kürt  Mehmetmi  Taner Akçamın  yurtdışına çıkacağı haberini  bizlere vermisdi. Faruk Yükselin yurtdışına çıkacağını Kürt Mehmet telofon ederk  kıvra Faruk Yükseli  Frankfurtta yoluyoruz ve havalanında karşılayın alın demisdi.

Faruk yüksel Frankfurt hava alanına indiğinde Polisler yakalamışdi. Kamil Taylan v e ben Frankfurt havalimania giderk  Frauk Yüksele iltica etirip çıkardı.

Faruk Yükselin pisgolojik olarak cok kötü  geceleri uyku dahi uyuyamiyordu. Türkiyeden suriyeye ckarken Arplarin basina bagladigi sargi ile cikmis ve sargisinida getirmisdi.  Bsazan takilirdik ve sargisini baglar ve bir arap sehine benzerdi.  Kürt Mehmetde kitabinda Faruk Yükselin pikolojinin  bozuldugunu ve örgüte yük oldugunu yazmis. Farugu daha sonra iltica  ettigi icin  Ruhrgebite  dagitim yaptilar ve Ruhrgebite giti ve orda Sinan Tanner Aday ve digerleri  Dev Isci haraketini örgütlediler. 

Taner Akçam ve Celal Işık  nihayet yurdışına Münchene  çıktığı haberin aldım.

Taner Akçam Almanca öğrendiği okula gitim ve orada çok olumlu bir konuşma yaptık. .Taner çok olumlu ve içerikli  şeyle söyleyince  onun gibi düşündüğüme karar verdim.

 Tnerin Türk devrimcilerinde göremedigim ve yahutda tesbit etmedigim bir entelekduel yapiya sahip oldugunu gördüm.

Taner bir süre sona  yurdışında var olan bir Nurünbetrgde  birde Wiesbadende  tüm  THKP- C sepatinleri ile toplantı yaptı.

Nurünberg toplantısına gidemediğim için  Çok güvendiğim ve uzun yıllar bereber çalışdiğim Yoldaşım  Ümit Topgacı  diye bir yoldaşı gönderdim.

Wiesbaden toplantısına bir zat katılp ve Almanyaya dönelik çalışmalarımız ve örgütlenmemiz üzerine tarşısdik.toplantı çok olumlou ve geniş bir kitle katilisiyla  sağlandı.

Toplantıdan sonra Taner Akçamla birlikde daha öncede verdiğim karar doğrultusunda DEV –Yol örgütlenmesi içinde yer almaya karar verdim. Daha Sonra Devrimci İşçi haraketinde aktif  görevler  alarak örgütlemeye başladım. Bazı THKP-C  örgütlemesi içindekli var olan  arakadalarında  eleşdirile almadım değil.  Bana güvendikleri için nerde olursam olalım Türkiye devrimi için usanmadan yıladan mücadele vereceğimi çok iyi biliyorlardı. Bu konuda  bende onlar için aynı düşüncedeydim.

Wiesbaden  Tolantısında benim ile Beyruta olan bir kaç arkadaşla karşılaşım ve ilginç olanın biri isveçden gelen bir arkadaşla Beyrutdada çok iyi anlaşıdım bir yoldaşım.Kendi beni seneler sonra tanımasada ben onu tanıdım.Taner Akçama ben bu arkadaşı bir yerden tanıyorum demiş.Tanerde Beyrut Filistinden tanıyor ola bilirsin dediğinde bana benim Beyrutaki takma ismimle  Hasan diye  boynuma sarıldı.

Hayata olup olmadığı  yaşayıp yaşamadığı hakinda sidi hiç   bir bilgim yoktur

Wiesbaden Toplantısından sonra ben siyasi görüşüm kesinleşerk Dev-Yol saflarıda yerim adım.

Fanbkfrutta  Dev-Yol  Devrimci işi taraftarlarını  örgürlenmesine çok sayıda insanlar katıldı ve örgüt kısa bir sürede  kitle tabanı kazanmaya başlsadı.

Dev –işçiyin  ilk sayısını  Exportan aldığım bir yazı makinesi ile  yayınladık. . Bazı adreslee gönderdighimizde o zamanlar bir Bankada   çalışdiyorum  ve mektularını getirip götruroyordum. Bankanın  makinesindeki     pulariyla adreslere gönderdim  yanlış  olann adreslerden mektuplar Bankanın  makinesi ile üzerine pul yapışdirdiğim için geri Bankaanın adresine gelmiş.  Sabahleyin posdaneye uğradsım ve Bankanın mektuoplarını çantaya koydum ve Bankaya geldim.  Banknin postaneden aldığım mektupları getirip sekreterin önüne koydum.      Dev-İşçiyi   Bankanın   posda adresi ile gönderdiğim için yanlış  olan  adreslerden   mektularin  geri geldiğini görmemişdim. Mektuplara hiç bakmadsan sekreterin önüne koydum.Bir müddet sonra serkreter mektupları getirdi ve bunlar senin diye 30 40 tane  Dev-.İşçi adrsleri yoladığım ve  adresler yanlış olduğu için   merktuplar geri gelmişdi.  Hayatımda  böyle bir işle karşılaşmadığım için  yüzüm çok kızarmışdi. Artık orada durmnin hiç bir manası benim için kalmamışdi ve   sekretere in yanına gidip özür diledim  işi burakacağımı söyledim.  .Böyle işler olur ve  ben gömemezlikden geliyorum işine devam etmelisin dedi.

Sektreter bana çok gövendiği için    kendi evi için özel alış verişlerinede  gönderirdi.

Bir  süre Babkada işime devam ettim ve

sonra ordan çıktıkmak zorunda kaldığım için işi  buraktim.  Isi  bizim arkadaşlardanda  çalışanlar  olduğu için  kara çanta ile mektup götüüp getirmiye basladilar

.

Frankfurta  HDF Halkçı Devrimci Federyasyonuna bağlı bir dernek vardı. Derneğin tabaanıda  bize yakın çok sayıda arkadaşlar varlardı.Derneğin kongeresinde  karam bir yönetim kurulu seçti ve ben ve bir kaç Dev-İşçi yanlıları  yolnetim kuruluna seçildik. Diğer yönetim kuruluda HDF den arkadaşları seçtik.    KIsacası bir nevi puç yaparak dernedi ele aldık.

.Böylece  Sosydemokrat arkadaşlar ile birlike   haraket ediyoruz. Kamil Taylan da yönetime girdi. O dönemler HDF nin Başkanı olan Ercan Karakaş  ile ilişgilerimiz çok iyi idi. :Ercan Kararkaş  çok demokrat bir kişiliğe sahip olduğu için verdiği sözü yerine getiren duruşe   cok saglamdir.

Taner Akçam ve Celal Işıkın ı dışarı çıkmasıyla birlikde  Dev-Yol  ve Devrimic  işçi haraket  Avrupada kısa bir dönemde çığ gibi  örgütlendi. Taner Akçamın kaleme aldığı ve tartışarak yayınlanan  Görüşlerimiz yazısı kitle tarafından  çok benimsendi.

Türkiyeli Devrimciler olarak iki görevimiz vardı. Türkiyede devrimci hakaket ile dayanışmayı sürdürmerk.

Diğer görevimizde yaşamış olduğumuz ülkelerde sınıf savaşına katılmak

Avrupada yaşayan göçmenlerin yaşamış olduğu toplumlarda kalıcı olduğu ve onların yaşamış oldukları toplumlarda  çok sorunları vardır.

Göçmenlerin azınlık satadüsünden doğan tüm demokratı  haklarını ele etmek  için mücadele vermek gerekir. .

Görüşlerimiz yazısınnı  hata  bazı Türkiyeli örgütlerin dahi dikatını çeken zamanla onlarda aynı  görüşleri savunur oldular.

Daha sonra Taner Akçam  ında   içinde olduğu     12 kişilik bölge temsilciler   grup  oluşdurarak   Grup başlangıçta çok olumlu ve uyum  içinde  çalışmaya başladık.  Bu grup  Dev –yol haraketine karşı sorumluluğunu yerine getirecek ve Avrupada Dev İşçi örgütlemesi için mücadele verecekti.

Almanyanın büyük şehirlerinde dernekler Kurduk. Göçmen azınlığın  her türlü sorunları ile ilgilenildi.  Göçmenler tüm sorunları ile derneklere geldiler ve  sorunları ile ilgilendik.   Bizleri tanıdılar  konut  sorunlarından  tutunda  çocuklarının  eğitim sorununa kadar ilgilendik.

Ana dilden  eğitim sorunu ve  ana dilerini unutmamak için olanak sağlanması için mücadele verdik.  Göçmen geçlerinin eğitim sorundan ve  kültürel  değerlerinin harlanmadan aşağılanmdan  eşit şartlar altında yaşamaları için çaba sarfettik.. Göçmen azınlığı kültürel değerlinini koruyup günlük yaşamlarıyla bütünleşmeleri için yoğun bir mücadele verdik.

HDF Halkçı Devrimci Federasyono  ile ilk birlikde eylemimiz Bonn da çocuk yürüyüşü olmuşdür.Türkiyeli  ve diğer göçmen işçilerrin  çocuk paralarının yüksetilmesi ve Ülkelerinde koydukları    çocuklarına çocuk parası verilmesi için Yürüyüş yaptık.Yürüyüşe HDF ve Dev-Yol Devrimci işçi katılsacağını çocuk Parası komitesine bizat komitede olduğum için beldirdim.

Komitedenin başkanı     Papaz Luder Wald  bağımsız Almanlar ve  TKP yanlısı FİDEF Yunan İtalya İşbanyol  KP yanılarıda varlardı.    Yürüyüşün Bonda   olması için karar aldık ve çünki o zaman Federal Parlamato Bonnde ikahmet ediyordu.  Başlangıçda Yürüyüşe HDF  bağlı  derneklerin katılacağı önerdilmişdi. Daha sonra  HDF başkanı Ercan Karaklaşla konuşdük  Dev-Yol Dev-işçinin büyük bir kitlesi var  onuda katarsak yürüyüş çok gökremli oacağını önerdik.  Ercan karakaş teklifin  yerinde  öldüğunda ve  büyük kiitle katılımı ile yürüyüş yapmak daha iyi olur dedi.

Bu teklifi  çocukl parsası komitesine görürdğumde  TKP yanlısı FİDEF  yanlışı Ülkü Schneider  şiddetle karşı çıktı.  Böylece  haliyler Yunan KP İtalyan KP İşbanyol KP lilerde  FİDEF yanlıları ile tavur aldılar.

Komitee Başkanı Papaz Luder Wald konuşdüm ve  çok kalabalık bir grupla yürüyüe katılacağımızı söyledim.  Daha sonra şöyle bir öneri getirildi  diğer gruplar gözlemci  olarak  katılsınlar. Önerisi  kabul gördü.

HDF    Dev –Yol. Devrimci işçi  tarafdarları

Bonnd çok kalabalık topluluğun  katıldığı büyük bir yürüyüş oldu ve  Alman basında   çok büyük ilgi gördü.

Almanyanın tüm bölgeleriden  HDF   Dev-.Yol Devrimci  işçi  tarafdarları otobisler ile yürüyüşa alanıda girerken  çocuk yürüyüşü Komıtesi başkanı   Papaz Detlev  Luderwald  sevincinde bana dönmüp bu otüslerin tümüde yürüyüşemi geliyorlar dedighinde evet dedim.

Taner Aday (Sinan) Ruhrgebiten   otubüsler tutarak  cok sayida kitleyi yürüyüs  icin   Bonna getirdi.

Bu Dev-Yol ve Devrimci işçi için Almanyada ilk eğlemiydi.   Çocuk yürüyüşü eylemind meydanıda  bizim arkadaşlar ilk defa bir araya gelmenin verdiği  sevinciyle Devrim andı içtiler.

HDF  çocuk yürüyüşü ile devrim  andının ne alakası var diye eleşdirdiler.  Dahada ileriye  giderk  eyleme gölge düşürüldü idaşına bulundular.

Devrimci işçide   bu eylemde Devrimci andı içmenin yanlış olduğunu   ve öz eleşdiri şeklide bir yazı yayınlanmışdi

HDF Halkçı Derimci Fedrasyonun  Disburgda Genel kuruluna katıldık. Genel kurula katılmak isdiyen diğer solcu  örgütlerin  temsilcileri ve başkaları içeriye alınmamışdit.Dev Yol Dev-İşçi  temsilcisi Taner Akçam  Türbünde  verilen yerde yerini alarak  konuk olarak  genel kurulu izlemisdir.

Frankfurlular olarak HDF genel kuruluna katıldık ve biz ordayken  Franfurtta Türk filimlerinin  gösterildiği  sınanma onude bildiri  dağıtan  Dev_ Yolcu Devişçi  tarafdarı iki yolsadımız  Hasan Taskin ve diger yine Hasan adinda iki yoldsasimizi  MHP  faşist boz kurtlar tarafından bıçaklanarak hasdaneye kaldırılmışdir.

.Bu olayı duyar duymaz Frankfurta heraket edip ve yoldaşlarımızı Hasdanede  ziyart edip  sihat durumlarını öğrenerek geçmiş olsdün dileklerimizi bildirdik.

Bu  işin  peşini burakmayıp Faşitler gerken dersi vereceğimizi lansa ettik.Hafta sonu  kalabalık bir grupla  Frankfurtta Türk filimlerinin oynadığı sınamanın önünde yine  Faşistlerin yaptığını tesir eden bildiri dağıtık. . Faşistler  kalabalığı görmüş olmaları gerkirki o gün  hiç sesleri çıkmadı ve  sınama önünde gözükmediler.

1978 deAlpaslan Türkeşin Frankfurta merkezi blunan MHP yanlısı  Türk Federasyonu ziyaret edeceği duyumunu aldık.

Protosdo etmek için tüm sol gruplar biraya geldik. Türkeşi protosto etme eylemini kararlaşdirdik.  Türkeşin geleceği Saatlarda toplu bir şekilde   Frankfurta Geutleut semtinde bulunan Türk Fedarasynu önünde kalabalık  bir grupla toplandık. Protosdo eylemleri başladı Türk Federasyon  binasından Faşitler dışarıda toplanan gurube kötü ve çirkef  şekilde el kol haraketi yapıyorlardı. Toplantıda  bizim tarafımızda Dvrimc ilerici demokrat  topluluğu içinde  kadılarında oluşu ve o kötü hereketler bizler tarsafında hiç bir zaman kabul göremezdi. Federasyon önünde toplanan  kalabalığa her  ne kadar provakaya gelmeyin diyerk anos yapsakda Faşitlerin el kol hareketi bizleride tahtrik etmişdir.Binanın taban katı camlarını indirdik  merdivenmlerden yukarı Faşitler doğru yürüdük.

Polis çağırmış olmaları gerkiyorki  bir ada polisler binanın önünü ç ember aldı.Aynı zamanda bizlerde çember içinde klalmış bulunduk.

Böylece  polisler bizleri çembere aldılar.Polis çeberinden bir türlü çıkmak gerkiyordu Park etmiş arabaları devirerk pılış çemberinden çıkıp cadede  Kahrolsun faşizim  Türkeş dışarı soluğanı ile yrüyüse geçtik. Her döneminde polis bizleri abloklaya aldı. Dah ha sonra bir kaç arkadaşın tutuklandığını  öğrendik.

Gazteci Jürgen Rhtle birlikde  Polis karakoluna giderk ifadesi alınan arkadaşları Polis kaakolundan alıp  tekrar getirdik.Böylece kalabalığın taşkınlık yapmadan evlerine dağılmasını ve taşkınlık yapmadan herkesin sezi bir şekil  evlerine gitmesini önerdik.Toplanan kitler verilen emire  sezi bir şekilde evlerine dağıldılar.

Eylemden bir   gün sonra bir gençlik evine uğradım ve gençler beni görünce  dün  Türk fedrasyonun önünde komisisler toplanıp  fedrsyon binsinin camlarını kırdılar.  Fedrasyon binasında bulunanlar korkularından aşağı inemediler  ödlekler birde vatan severiz diye bağrıyorlar dediler.

.Kominişler poliosle dahi çatışmayı göze aldılar ve polisleri dahi  arabaları yola yatırarak pişileri dahi ablukaya alabildier dediler.

Frankfurtta  yakin  Rüsselheim sehrinde Opel fabtrikasi var.Bir gün Halkin Kurtulusundan arkadaslar gece vardiyesinden cikan iscilere bildiri dagitmislar. Bunlara fasister saldirmis  cok kötü dayak atmislar. Ikinci gün biz  gidip bildiri dagitik. Fasitler bize dogru yaklasdilar  birininelinde tabanca vardi. Ben silahdan biraz anladigim icin Gaz  tancasi oldugunu  anladim.  Bana  dogru yürümeye  baslade  Bizde bicak ve zopaler vardi.Elindeki tabancanin gaz tabancasi olsdugunu anlayica eline zopa olan arkadasa  issaret rttim. Arkdas sütünün arkasindan dolasi ve  bildigim zaza kelimesi ile  pana  dedim. Elindeki zopa olan arkadas  fasisten beline vurunca elindeki tabancayi sikdi.   Arkadas ikici  kez yene pana diye seslendim ve eindeki zopayla feci sekilde vurdu.   Fasit bicak yarasi yere yigildi ve olay yerinden  hizlica ayrilirken arkadas Hasan Taskinin  Agebeysdi Operlde calisiyordu bize dogu kim size saldirdi diye bagirdi.  Hasanda   Mussa Agemey bize kimse saldirmsadi hadi gitt dedi. . Diger arkadaslarda olay yerinden ayrilmislardi ve 3 aradas kalmisdik. Fasistin yanindaki arkadaslarida cil cücügü gibi dagilmislardi.  oLay yerinden hizlica aytriliüp  diger arkadaslari aramay cikti ver bir kaciyla bulusduk. Eylem bitmisdir diyerek evlere dagildik.

 Bir gün sonra Halkin kurtulusunda arkadaslar anlatigimizda elinde tabanca olan tarif ettigimizde  o azili fasit  Halkin kurtulusunda arkadasi zopalayanmis.    .O azili fasite nda Devrimci sidet uyguladik ve gerkeni yaptik deigimizde cok memun kaldilar.

1979 yilinda Rock gegen Recht diye Frankfurt tun 

.Repstock  meydaninda Almanya capinda  Büyük bir toplanti oldu.

Rock Regen Recht  hazirlik komitesinde Dev Yolda  adina ben vardim

Toplantiya 25 bin kisinin üzerinde Almanya capinda katilim oldu.

Hazirlik  komitesi    toplantida konusacak kousmacilari  hangi müzük grularicikacak kararlasdirdi.  Toplantiya katilacak örgütlerin meydanda  neleri satacaklari isdekleri dogrulrusunda karar alindi.

Dev-Yol  ldan arkadaslarin  Mangal yapip Türk sucugu satmasina önerisine karar baglandi.

Toplanti Cuma günü ögleden sonrsa baslayip Pazar  gününe  kadar 3 gün sürdü.

Bizim arkadaslsar Dev-Yol bayrsagi altida  Mangal yapip  Türk sucugu  kizartip satmaya basladilar. Bira icen Almanlar  sarimsakli  kizartilmis Türk sucuguna sanki saldiriyorlardi. 

Diger yerler  bos iken bizim arkadaslarin Mangali basinda üc dört sira kuyruk vardi.

O hafta sonu havada cok sicak Almanlar erkekler ve kadinlar meydanda ciril ciblak  olup dolasmaya basladilar.

Bizim arkadaslardan bazilari Dev-Yol bayragi altinda  bu  ciplaklara  sucuk satmanin yanlis oldugunu söylediler. Derhal Dev-Yol bayraginin kalditrilmasini isdediler. Bende oylamaya sunalim ve oylamada ne cikarsa öyle haraket edelim dedim. Daha önce bu paranin Türkiyde devrim haraket gönderecegiz ve ihdiyaclarini gidersin diye kisa bir konusma yaptim.Oylamada  satisin yapilmasindan yana cogunluk karar verdi ve böylece  satisa devam ettik.

 Satisi yapan arkadaslar  cok sayida sucuk almalarina ragmen bu kadar sucugun  gidecegini hic kimse düsünememisdi.

Cumartesi öyleden sonra sucuk bitmis ve o zsamanlar Saat 14 den ihtibarten Almanyada  her yer  kapanirdi.Arkadaslar ne yapacagiz diye kara kara  düsünürken Büyük halde   babasinin dükkani olan bir arakadasi aradim.Büyük hale gidip ve Babanin  dükaninda bize yeteri kadar sucuk satarmisin dedim.Arkadas geldi  ve hale gittik  kapidaki bekci bizi iceri almadi. Ne yapacagiz diye düsünürken arkadas Baban dükanda evin anatarini burakmis  eve girermiyoruzdedi. Bekci . düsdündü  ve hemen anahtari alip cikin diye izin verdi.Dükkane   girdik ne kadar sucuk paketi varsa Arabaya doldurduk ve cikip geldik.

Sucuk satan arkadaslar ve yiyecek Almanlarda daha cok sevindiler.

Hafa sonu  sucuk satisindan masraflari ciktikdan sonr 17 bin DM   Türkiyede devrimci haraket icin böylece  para kazandik.

Frankfurtza  ilk defa  Dev.Yol olarak büyük pankartlar ile yürüyüse kalabalik bir kitle ile katildik. 1 Mayis  meydanina Römer e  girecegimiz zaman tanidigimiz TKP yanlilari kolarinda  görevli yaziyor ve Sendkanin kontenjeninden ayrilip bize dogru  yüprüdüler. Sizler  1 Mayis meydanina giremesiniz diye önümüze dikildiler.  Bizler sandika görevlileriyiz ve sizin  Römere girme iziniz yoktur dediler.

 Önümüzden  cekilin  bir tatsizlik cikmasin  yaptigini dogru degil dedik. Cekilmesek ne olacak diye bize dogru yürüyen birine arkadaslardin bir tokat atti. Arkadasi durdurduk ve  1 Mais meydanine girmek isdedik.SPD li  tanidigim sendikaci  sordu ne oluyor diye. Yüzlerini sakliyan TKP liler kendilerini sendika görevlisi oldugunu söyliyerk k bizleri  meydana almak isdemiyorlar dedim. Ayip ediyorlar sizin   meydana alinmamaniz  cok yanli olur yürüyen diyerk bizimle  birlikde  1 mayis eydana yürüdü.TKP  li yanlilari görevliler e süd dökmüs kediler gibi geri cekildiler.

 Sndika görevlilerinin konusmasi bitmek üzereydi Alman fasistleri 1 mayis meydanindaki  kalabaliga saldirdilar. Fasistlerin saldirgigi yer bize cok yakin  bir mesafedeydi. Arkadaslara   elinizdeki  pankartaki zopalari  cikartin ve fasislerin kitrilmiyacak yerlerine vuralim dedi. Kalabalik ciglik atarak sagasolsa kaciyordular. .Bizim grupdan arkadaslar   fasitlere saldirdik ve onlari geri püsdkürtürk fasisler gerken dersi almis oldular. TKP yanlisi sendika görevileride herkesden önce meydandan kacmislardi.bizi meydana almamis olsalardi Fastlerden  cok iyi bir dayak yiyeceklerdi.

1 Mayis medaninda bulunan televiziyor  forafcilar devamli cekim yapiyorlardi.

Malta Rauch diye bir gazteci ve filim yapimcisi beni arada.  BUlusmamioz gerkiyor dedi ve verdigi yerdfe bulusduk.   Tolantiya esi   Eva Rauchla birlikde gelmislerd. Biz 1 Mayis meydanindaki  cekimleri filim halinde yainliyacagiz birlikde bakalim dediler.

Benimde icinde oldugum arkadaslari ellerinde sopalar ile fasitlere saldiriyorduk. Malta Rauch  taninmis simalari filimden kesdrelim dedi.  Böyle olacagini bende dogru buldum ve taninmis arakadaslari filimden kesdiler.

Eva Rauch    ile bir gün oturup filimdfen taninmis  simaari kesdik ve konusulan Türke sözleri rercvüme etti ve Eva yazdi.

Böylece 1.Mayis daki fasitlerin saldirisi  malta  ve Eva Rauch yainladilar.

Almanyanın büyük şehirlerinde Devrimci İşçi dernekleri kuruluyor ve Devrimci işçi gaztesi peryodik olarak yaınlanıyor.   Kısa  bir sürede Devrimci İşçi Almanyada ve Avrupada örgütlenmeye  başladı.  .

Örgütü temsilen bir arada olan  arkadaşlar kendi bölgelerinde örgütlemeye yaşama geçiriyorla.  Çok sayıda Yurdışına Türkiyeden Dev Yol sempatizsanları yurdışına çıkıyor.

Çok sayıda Dev-Yol cunun yurdışına çıkması bir yandada bizleri düşündürüyordu .

Alzay diye küçük bir kasabada bizleri aradılar bizler Türkiyeden gelen  Dev- Yol  sempatizanları olarak yutdışına çıktık.Drnek kuracağız dediler Azay   gibi küçük bir kasabada  80        kişiyle Dev-işçi derneğini kurdu.arkadaşlar dernekde aktif olarak görev alıp çalışmaya başladılar.

Bu drum bizleri sevindirirken bir yandada Dev-Yol sepatzianlarının  çıkışları kafamızda soru işaretlerinide bereberinde getirdi.

HDF halkçı Devrimci Federasyonu zülfü  Lİvaneli ve Selda Bağcı ile Almanyanın çeşitli şehirlerinde   konserler  düzenledi.München ve  Frankfurtada  konseri  bizler düzenlemeyi karar verdik ve HDF li yöneticiler ile konuşdük ve  olumlu karşıladılar.

Frankfurt ünüvesitesi salonunda  zülfü Lİvaneli ve Selda Bağcı ile  bir konser yaptık. Konsere  büyük bir kalabalık kitle katıldı.O zaman Zülfü Lİvaneli ULaşa Ulaş Ulaş Benzeridi Güneşe.Ulaşın elinde mavzer mavzeri Türkiöyeye benzer  bizimkile böyle olur  bizimkiler  türküsünü  söylüyordu.geceye katılanın çoğunluğu Dev-Yol Devrimci işçi taraftarlarıyd.Zaman Zaman Zülfü Lİvanelinin Türküsünü bölüp  Mahir Hüseyin uLaş kurtuluşa kadar savaş soluğanı ile salonu inletier. Her ne kadar zülfü  livsaneli rahatsız olsada kalabalığa saygılı bnir şekilde dutrumu idare etti.

Şehirlerde kurulan  Devrimci işçi derneklerinde politik çalışmanın yanı sıra  Kültürel  çalışmalar Tiyatörü gruplar Kro ve foluklar çalışmalarıda yapılıyordu.

Ömer Polat  o zamanları Bonnda Türkiye  büyük elçılg dursun Akçamı Adnan Binyazar taner Akçamı  ziyaret etmişdi. Ruselheimda bizim arkadaşlar bir gece hazırladılar  Gecede ömer polatın yazığı Ala dağlı Miho T iyatronun oynuyorlar. Birde Komuz var.

Ömer Tiyatröm eksikleri ile birlikde iyi olmuş dedi.Koro dan çok ilkel sesler çıkıyordu ve böyle koruyu hiç ziyaret etmedim dedi

Oörgütlenmemiz icin  Taner Akçam arkadaşa  tümm bölgelerde  derneklerde Faşizim  ve diğer içerikli seminerler veriyordu ve  çok kalabalık kitleler katılıyor.

Wiesbadende  Taner Akçam Faşizim üzerine bir seminer verirken  partizan yanlı arkadaşlarda katıldılar.Partizandan bir arkadaş soru sormak için söz isdedi ve soru sormadan   ikinci bir seminer vermeye başladı.

Taner Akçam size bir fıkra anlatayım dedi   istanbula da  Trabuzonli bir laz ,  Adamın .  öldürdürmüş tgekrar Tabuzona kaçmış

Lazın adam öldürdüğü meydana çıkınca  lsazı yakalayıp istanbulda hakim karşına çıkarmışlar.hakim Laza siormnus  adsamı nasıl oldfurdun diye.laz trabuzundan çıkdim kayuğa bildfim dEnizde dolasum dolaşdüm karaya çıkdim demiş.hakim gel gel İstsanbula gel demisd.lsaz he uyanık gelemki beni asasuin demiş. Partizanlı arkdaşa Taner gel gel istanbula gel dediğini  kahkalrar yükseldi.

Taner Akçamın bir süre Fankfurta bereber kalışımız Frankfurtaki örgütlenmeyi dahada güçlendirdi

Aschffenburg  sehrinde  tümünün isci oldugu   kalabalik Dev.Isci dernegi vardi

Taner Akcam dernekde Fasizim üzerine seminer vercekdi ve bereber gittik. Seminer basladi ve cok sayida  bir isci kitlesi  dernek lokelinde hazir bulundular.  Semine basladi Taner   atesli atesli Fasizim üzerine konusuyordu ve  iscilerden bir ayaga kalti  bende tuvalete gidecegini  tahmin etmisdim.Dernek lokalinin  bir köseine cekilde sejdiyesini  acti ve namaz kilmaya baslsadi.Taner bana ben Taneri baktik ve  gülümsedik ve hic bir sey söllemdik.

Nanazini  bititren vatandas tekrar gelip  yerine oturdu .  Fasizm seminerini diksatlice dinlemeye basladi.

Seminerden sonra dernek lokalide biraz konusduk  vatandasin  soyal demokrat görüsde biri oldugunu söylediler.  Dev:iscinin tüm eylemlerine katilip birlikde haraket ediyormus

Celal Işık ve benimde Hessen  oluşumuz ve  12 kişilik dar kadroya layık oluşumüuzle  örgütün merkezi aldığı  kararları zamanında tabana bilririrdirek

Hessen bölgesinde  Frankfurta öğrenci ağırlıklı örgütenmemiz ve diğer şehirlerinde  işçi ağırlıklı örgütlememiz   tan buluyordu.

Öğrenci arkadaşları Hessen nin diğer şehirler örgütlemek için gönderiyorduk. Fankfurta süreç içinde  sackşahhausuda Erzincanlı Kürler içinde geniş tabanlı örgütlememiz oldu.  Diğer şehir mintikalarıda  taban kazandık ve dernekde göçmenlerin her türlü sorunları ile ilgilendik. Böylece kitleler ile olan diyolioğumuz güçlenmişdir.

Avrupada Dev_yol ve Dev işçi örgütlenmesi kitlelerin desdeğini i alarak çığ gibi büyüdü.

Ayı zamanda  arkadaşların Alman partileri içine girip politika yaparak  örgütlenmemize ver Türkiye devrimci haraketine yararlı olmalarını  söyledik.

Ben Yesillere üye oldum ve aynı zamanda 1995  yeşilerin  Hesen eyaleti için adaylığımı koydum. Oturduğum Bockeheim  direk adaylığıma parti onay verdi.Lisdenen gerilerden yer aldım.

Yoldaş Turgut Yükseli  SPD den bir dönem Şehir Parlamsatosu ve daha sonrada 2 dönemd Hessen Eyalet parlamantosu vekiliği yapıyor.

Yoldaş Cemal Bozoğlu  Ausburg dan yeşillerden  iki dönemdirli  Eyalet parlamanosunda milert vekiliği yapıyor.

Örgüt toplatısında Türke  dayanışma Kmıteler  kurulmasına  ve birde Almanca Türke info çıkarılmasına karar verildi.

Ayi zamanda  arkadaslarin alman partileri icine girip politika yaparak  örgütlenmemize ver Türkiye devrimci haraketine yararli olmalarini  söyledik.

Ben Ysillere üye oldum ve ayni zamanda 1995  yesilerin  Hesen eyaleti icin adayligimi koydum Oturdugum Bockeheim  direk ayligima parti onay verdi.Lisdenen gerilerden yer aldim.

 Yoldas Turgut Yükseli  SPD den bir dönem Sehir Parlamsatosu ve daha sonrada 2 dönemd Hessen eyalet parlamantosu vekiligi yapiyor.

 Yoldas Cemal Bozoglu  Ausburg dan yesillerden  iki dönemdirli  eyalet parlamanosunda milert vekiligi yapiyor.

.

Türkei   komitelerinin   sadece Dev-Yol ve Derimci İşçi tarafdarlarıyla degide Türkiye devrimci haraketiyle dayanışma içinde olan herkesle   birlikde  hiç bir idolojik   çıkar gözetlemeden  kurulmalıdır.  Her ne kadar inisatifi Dev.-Yol Devrimci işçi tarafdartları  almış olsada bağımsız haraket edilmelidir düşüncesi ağırlıkdaydı.  Dev-Yol Dvrimci işçi tarafdarlarının   inisatifiyle Almanyanın büyük  şehirlerinde  Türke komiteleri kuruldu.   Nicaragua ve Elsalvador  komitelerinde olduğu gibi  Almanlsarında ağırlıkde olup Türkiye devrimci haraketi ile dayınışmayı sağlamaları ve geniş kamu oyu  yaratarak  Türkiye devrimci haraketi ile dayanışma  sdağlamakdi.

Frankfurta  uzun bir zamandan beri yaşadığım ve  Alman soluyla çok iyi bağlantılarım olduğu için Tutrkiye kopmıtesini kısa bir döneemde yaşama geçirdim.

Kısa dönemde  bazı şehirlerde Türkei komiteler kuruldu ve merkezi toplantılar yapıldı. Merkezi toplanmtılarda Helmut Oberdigen  Müzefer Tolalı  yeri  gelmişken selamlar olsun  ve aramızdan erken ayrılan Helmut Oberdiğin   yıldızlar yoldaşı olsun diyorum.  Türkei komiteye  çok faydası dokunan ve  Aramızdan ayrılan gazeteci Yazar Jürgen Roht unda  yıldızlar yoldaşı olsun. Frankfurt  ve merkezi komitede yer alan Uli  Nİbağal   Sabine Krihammer Y ağmur ve diğer komite üyeleriede selamlar olsun.

Türke komiteler şehirlerde çok iyi dayanışmay örnekleri vermisdir  Frankfurt   Türkei komite sadece Türkiye devrimci haraketiyle dayanışmayı sağlamakla kalmadı . Aynı zamanda Almanyada yaşıyan göçmenler ve sığınmacılar konusundada  dayanışmayı  göçmenler sorununda ele alınmışdir.

Türkei İnfoda Türkiye devrimci haraketiyle dayanışma yazılarının yanı sıra politik içereikli  tahlil yazılkarı yaınlandı. Aynı zamanda Göçmenler ve sığınmacılar konusunda  içerikli yazılar yaınlanmasında vesile olmuşdür.

Komitelerde  Dev-Yola Devrimci işçiye yakın  görüşleri savunan kardeş örgütlerde yerini alması için çaba gösterilmişdir.KB  komistische Bund  çıkardığı Arbeiter Kampt dergisinde  komite üzerin yazılar yaınlanmışdir. .İranlı Halkın Fedayileri  Almanya  tarafdarları amalyadsaki  Chili li MİR     Nİcaraugada Sandınsalar Almanya tarafdarları   İtalyalya da  Lote to Cntino  Almanya  tarafdarları.  İle dayanışma içinede  olunmuşdür.

Türei komoiteler vastasıyla Alman solu ve  demokratları Türkiyedeki Dev- Yol  haraketini ve  Almanyada Devrimci İşçi  haraketini yakınen tanıma imkanı olmuşdür

Dev Yol ve Dev-İşçi Almanyada göçenler  ve sığınmavcılar sorunu konusunda   tutarlı  ve kalıcı teoriler üretmişddir.  Türkiyede 1980 yılında  faşist Kenan evren cuntasının dünya kamu oyunda tesir edmisdir.türkiyde tutuklanan sendikacılar  demokrsatlar ve devrimcilerinn sei olarsak dünya ksamu oyunda   tesir etmişdir.

Türkiydeki insdan haklarının çiynenmesi isdgencden gecirmeler  Kürt  halkı üzerindekio katmeri sömürü ve baskıyı dünya kamu oyunda teşhir etmişdir.

Avrupada örgütlende hızlı bir şekilde yükselirken

1980 yılında  faşist  Kenan Evre cuntası   Türkiyede  baş geldi..Türkiyde çok sayıda devrimci  sosyalisleri sendikacıyı tutuklatıp zindanlarada  işgencel yapıya başladı. .

Avrupada bizler düşen görev yurdışında  Türkiye devrimci haraketi ile dayanışmayı sağlamakt.Bir tafdanda Fasit cuntayını Avrupa kamu oyunda tesdhir edip Ülkede iyiden güzelden yana  her şeyin yok edildiğini dünya kamu oyuna duyurmak gerkiyoprdu. .

1980  Türkiyede Kenan Evren cuntasindan yurtisina cikak zoriunda kalanl arkadaslar varlsar.Alman arkadfaslar baslsangicta bir kac kisiye pasaport yaptilar.Bizim arkadaslsardan birinin bu pasaportlari yapomasi gerekir  dedik.bir arkadasi Alman arkadaslara götürdüm  hayir bu atrkadas  bunlari yapamaz ve yapsa bile yüzüne gözüne bulasdirir.Almanlarin tabiri uile Angeber  yani palavarci bir dediler.

Aydini götürdüm ve baktilar  bu arkadas  bu is   cok uygun  ve elinden cok iyi isler geliyor. Bu isleri cok iyi yapar ve  palava atmaz ve  düzgün bir kisilige sahip dediler. Aydin cok kisinin yakalanmasina engel oldu ve cok kisiyi yurtdisina cikarti.

Aydin  daha öncede Isvicreye devlet Balet grubu ile yurtdisina cikmisdi.Frankfura Taner Akcamin yanina geldiginde orda onun ile tanisdim.Bir birimizi sanki yillardir taniyormus gibi  cok iyi arkadaslik kurduk,Bir klac hafta Frankfurta bereber kaldik .Tekrar 1980   de yut disdina ciktigindad  birlikde olduk.Hanimida yurtdisina cikmak zorunda kalmisddi cikd ve 3 ay bizim evde ki.Benim hanimla Aydin ve hanimi ile  cok iyi anlasirlardi.Hanim Sabine  sorurdu Aydin ne yemek isdiyorsun dediginde Aydin Hächen  kelimesini ögrenmis ve Hänchen   derdi ve gülüsürdük.  O benim kadresimden daha cok sevdigim  bir arkadasdi  Gelsenkirvhen tolantisinda  bizler salonu terk ederkeen  benim arkam sira geldi ve sarildi senin ile yoldasligimiz kiyamete kadar gidecekdir dedi.

Onu kayip etmenin üzüntüsünü hala cekiyorum.Aydin sen rahat uyu bundan sonra yoldas yildizlar olsun.Seni hic unutmadim ve unutmuyacagim. 

Dev İşçi olarak örgüsel olarak karar Aldık tüm şehirlerde Türkiye cumhuriyete konsolosluklarına gidip orda Türkiyedeki  Kenan Evren faşist  cuntasını tashir etmek gerktığını söyledik. .

Frankfurta hemen Türkiye konsolosluğun gidip  Dev-Yol bayrağı atltında protoşdümüzü yaptık. Konsolosa işini yaptırmak için gelen vatandaşlarında çoğunluğunu tanıyorduk ve  bize sepatiyle bakarak  bizimle birlikde Faşist Kenan Evren cuntasını kınadılar.  Almanyanın diğer şehirlerindede arkadaşlarımız  Türkiye konsolosluklarına gidip Kenan evren Faşist cuntasını kınadiler. Cuntanın  yüzünü Avrupa kamu oyonda  çalışmalar için  yoğun bir çalışma içiner girildi.  Türkay komitelere burada büyük görevler düşdduğu için  cuntayı kınamak için kolları sıvadılar.

Öğrüt Türkiyedeki  Hapishanede tutuklular için dayanışdma  içinde örgütesl olarak  Avrupanın büyük şehirlerinde açlık grevlerine başladık.

Frankfurta tanıdığım papaz  Conradt Çolla  ile konuşup ve kilisede açlık grevlerine başladık.Polis gelir de sie buraya nasıl girdiğiniz diye sorsa   kilisenin kapısı açıkdi ve  içeri girip  Türkiyedeki cuntayı kınamak için açlık greci yapıyorsunuz dersini dedi. Bir süre sonra  polisler papaza telofon etmesi gerkiyorki  birlikde geldiler. Buranda sorumlu kim diye plois sorduğunda  ben öne çıkıp ve benim dedim. Buraya nasıl girdiniz diye sorduğunda daha önce papazla anlaşdiğimiz gibi kapı açıkldi girdik ve açlık grevine başladık dedim. Polis papazuşa dönüp şikayetcimisini diye sorduğundsa hayır bir kaç gün kalsınlar ve daha  sonra belki başdka bir yer buluirlar ve kalsın deen çıkıp giderler dedi.

Açlık grevine baladık ve bir yandan  açlık girev  beri yandadan açlık gervini organiza ediyorum.Diğer şehirdeki arkdaşlar ile devamlı irtibat halindeyiz. Frankfurt Türkei Komitee Uli Nibegal Sabnine Kirijhame Yağmur.jürgen Rhot Kemil Taylan   ve diğer  komite üyeleri aktif bir şekilde çalışıyorlar.  Açlık grevinin 22 çi gününde  midem ağrıdı ve devamlı çalışdiğim için arkadaşlar benim açlık grevini  sonlandırmamı isdeiler.Benim için narkada zor olsada  açlık grevindeyken burakmam çok zor olsada burakmak zorundim a   Diğer arkadaşladan 56 gün açlık grevi yapanlar ve  çok bitkin olanlarda oldular-.Açlık grevinde bir kaç gün zorluk çekiyorsun  daha sonr alışıp ve uyku uyumamaya başlıyorsun. Devamlı  oyun oynayı şarkiler söyliyerk günler  geçiyordu.

Hiç bir şey yemeden sadece şekersiz çay şu ve ayran içe bilioyordun.

Almanya çapında  açlık gervler  Almanyada büyük bir klamu oyu  yaratık. Yurdisinde  mücadele veren sadece biz değildtk 1971 Yınında  Chilide cunta başa geldiğinde  yutdışına çıkan Chlidede  İranlı Öğeri birliği CİSNO   irasnda şah rejmıne karşı açlık grevleri yapıp  prototolar yaptılar.

Bunların ne faydası olduyor diye sorulduğunda sadece Almanyada kamu oyu yaratıla biliniyordu..Diyeletklit olarak çelişgi içdedir Dış çelişki iç çelişkiyi  az harakete geçire bilir.  Buna oto dinamikz diye tarif edile bilir.  Ülke içinded  faşist  rejimolere karşı mücadele verilmese dış çeliksi fazla  yararlı olamıyor. Bir süre sone herşey unutularak yaşam normala dönüyor.

Avrpada  cuntaya karşı mücadele devam ederken   Türkiyeden  faşist Kenan evren cuntasında   Yunanistana Suriyeye ve  Avrupaya çıkan çok sayıda Dev –Yolcular çıktiler. Cuntaya karşı   başka boyutlarda bir şeylerin yapılması gherkiyordu.

Daha önce yurdışına çıkıp avrupada Dev –Yol Devrimci işçi örgütlemesinde  örgütleyici dneyimli   Taner Akçam ve bir kaç kişi  Suriyeye gidip  birleşik halk cepası kurmak için  Abdullah Öcalan Mihri Benli Teslim Tör ile buluşdular.   Suriyede  birlersik hal çepesi kurup mücadeleye devam startı verdiler.

Dev-Yol Devrimci işçi   avrpada PKK yanlıları ile   BİR KOM – kurduk Kürt haraketi Avrupada yeteri kadar örgütlemesini tamamlamamışdi. Devrimci İşçi adına Faruk Yüksel

Faruk Yüksel Uzun dönem Türkiyenin tüm yerlerini dolaşamış ve örgütleme yapmış.

Devamlı dolanıp ve  bir yerde faza kalmıyark temamen pişkolijisi bozulmuş  ve bazı değerler önem vermezdi.

İbrahim Svimli  birkom temsilciliğinin kendine verileceğini  tahmin ediyordu.  DEvrici ahlaga sigmiyan Faruk Yüksele karşı  devamlı ön yargıyla haraketeder ve sağda solda onun deli olduğunu söylerdi.Faruk ayaklı bir kütüphane ve konuşmasını çok iyi becern biriydi.

PKK  yani kürt haraketi adınada  Çetin Uygur BİR KOM temsilcileri olarak Avrupadsa örgütlenmeye başladık.Klon  Eber Platz da birlikde büro tutup ve çalışmalara başladık. . Dmokrat  Türkiye diye bir gazte çıkartıyoruz-

Türkiyede cuntayı kınamak için Frankfurtta  TKP dışdında  tüm sol örgütler bir araya geldiler.

Cuntayı kınamak için tüm örgütlerden birer kişi alınarak bir  yürüyüş komitesi kuruldu.

Yuyuş komtesinin görevi yürüyüş izini  almak ve kararghini  atılsacak soluğanlarını tesbit etmek.

Yürüyüş izini alındığı sırada  Yılmaz Güneyin Fransaya çıktı haberi duyuldu.

Yürüyüş komiztesi Yılmaz Güneyle irtibata geçip ve yürüse katılıp  sonunda konuşmacılar arasında  Yıklmaz Güneyinde konuşmasını sağlamaktı.

Yürüyüş çalışması ve propgandası yapılırken Yılmaz Güneyinde yürüyüşe katılıp ve konuşma yapacağı  söylenildi.

Böylece yürüyüşe  çok sayıda kitlenin katılsacağı yürüyüş çalışmalarından  çok önceden belli oluyordu.Yürüyüş kontnjanı başladığınd  40   bin  kişinin geldiğini devamlı yürüyüş boyuva  söylediler.

Yürüyüş kontenjanıdan sonra   mitiğin yaypılacağı alana gelindiğinde kalabalık dahada çoğalmış ve herkes Yılmaz Güneyi bekliyordu.

Yürüyüş komitesinden bir sözcü Almanyanın Yılmaz Güneye vize vermediğinden dolayı   yürüyüse  katılamıyacağini  söylendi.Kİtle hayel kitrikliği yaarken  hep bir ağızdan  Almanyanınm  yaptığını yuh sesleri ile kınadılar

Dev-Yol Dev- .İşçi örgütlemesinde  Türkiyden 1980 yılında cuntadan sonra yurtdışına çıkan arşakadaşlar Avrupayı tanımıyorlar ve Türkiye metot ve yöntemiyle haraket ediyorlardı.

İbrahim Sevimli  (Ali Dayı)  Dev İşçi  peryodik olarak yaınlanması için  derginin mütvağında çalışıyordu.   Dah önce  Dev –İşçide  Taner Akçamın görüşlerimiz yazısı yaınlanmışdi.  İbrahim Sevimli  yazıyı  değişdirip  sağını solunu kırparak   kendi yazısıymış gibi getirdi ve yaınlanmasını isdedi.Ben buna şiddele karşı çıktım  bu yazıyı böyle yaınlıyamayız dedim

Faruk Yüksel  uyanıklık yaparak Ali dayıyının gülüç duruma düşeceğini anladığı için  yazının yaınlanmasına ihtiraz etmedi.

iinci toplsantida Taner Akçam Suriyeden gelmişdi .Dev –İşçide yaınlanan yazıyı okumiş ve toplantıda bana dönüp arakadaş  sen neden böyle bu  yazıyı  sormadan   kafasını gözünü   kirparak   yazıyı  yaınladın dedi.   Faruk Yüksel Ali dayı devreye gir dediynce  Ali dayı öksürerk devreye gird.Söyliyecek hiç bir söz olmsadığı için  yani yani diyip durdu.

.Tanerd Akçam  arkadaşlar  bu yazıyı Dev-İşçide yaınladık  kitleler  tarafında pek  alısilmadi ve yahuta da   tam manası ile özünlenmedi  diyip  yazının orjinalini  tekrar yaınlıya bilirdiniz dedi.

Türkiyeden gelen ibrahim Svimli ve bir kaç arakadaş  Avrupayı tanımıyorlar.Türkiyedeki meto ve yöntemle haraket ediyorlar.

Türkiyden 1980 den sonra  yurtdisina cikan arkadaslara  sizler gövenizle Almanyada yasarken düsünceniz ile Türkiyede yasiyorsunuz deigimizde

.Bunu kabul etmiyorlar ve bun hakaret olarakda algilayanlard  .  Türkiy devrimci haraketi nerde olursak olalim orda örgütleriz diyorlar.

Yasamis olduklari ülkenin dilini kültürünü  ve toplumsal yapisin hic bilmedikleri icin  toplumun icine dahi germiyorlar.

Sadece kendi Türkiyedeki örgütleme metot ve yöntemiyle haraket ediyorlar.

Iclerinden bir bizlere dönerek  sizler uzun  yillardir burda yatmisiniz  ben olsam  telofon rehberini alip  Türkiyelilerin adresina gidip Dev.Yol icin para toplarim dedi.Ben ona sen  omuzunda düsünek kafa tasiyormusun dedim.  Seni hemen  polis cagirip ve  eline verirler-.insan yasamis oldugu toplum onun bilinc seviyesini   belirler. Burdaki insanlar burda yasadigi icin  burda zile basilarak Dev.Yola para topluyorum dersen  seni cok acayip karirlsar dedim.

Defalarca  bir kaç arkadaş – bu gidişatın pek içaçıcı olmadığını  örgüte zarar verdiğini dile getirdiysekde  arakadaşlar kendi bildiklerini okuyorlardı.

Bu tartışmaları örgüte zarar vermeden düzüğün  bir  metot ve yöntemler   yeniden örgütsel yapımızı tartışalalim   önerisinde bulunduk. . Türkiyden gelen arkadaşlar  bizleri diğer örgüt  üylerine karşı kafamızın karışık olduğunu söylerlermiş. Her zaman yenilgi dönemlerrinde böyler arkadaşlar çıkarlar ve kafaları karşık olduğu için örgüte zarar verirler derlermiş.

. Faruk yüksel celal İşin  ve ben görüşlerimiz diye bir kaç sayfa bir yazı hazırladık. Yazıyı  diğer  şehirlerdeki arkadaşlar  gönderek  geniş çapda bir tartışmayı yapalısin dedik.  Gelsenkirchen de  tüm Dev-iscinin   kitlesinin  katilacagi bir tolanti düzenlendi. 

 Tolantiya gelirken Taner Akçam o zamanlar Suriyede  olması gerktigini biliyorduk.   Toplantıya  Taner Akçamda geldi.Tanner  ile  toplantı öncesi uzun bir konuşma yaptım.Benim getirdiğim eleşdiriler  haklı yönler var ve toplantıda konuşma bunu başka bir yöntem ve metotla  çözelim dedi.Faruk yüksel  ve Celal Işıkla  Tanerin  önerisin  söyledim arkadaşlar bu Türkiyeden gelen arkasalar ile  yaptıkları  ötrgütsel yanlıslari  kitle önünde tartrisacağız dediler.

Tartismasak bunlar dahada ileri  giderek örgüte   zarar verirler ve örgütü dagitirlar deiler.

Toplantıda görüşlerimiz diye hazırladığımız  yazı  içeriğinde  üçümüzde konuşdük. Toplantıda  Türkliyeden gelen  kendileri örgütlemede yetersiz oldukları halde  bunu  anlamıyacak derecede  kulaklarını  her şeye kapatıyorlardı. Ibrahim  sevimli bizler konusurken  devamli yerinde durmuyarak arada sirada bizlere laf atiyordu.

Knusma esnsasinda   podyuma da oturan  dönerk bu kafalar örgüte zarar verirler  dedigimde  ibrahim Sevimli yine cikeflesi ve söz atmaya baslsadi.

Puyumda Taner Akcamda vardi onu asla kasetmedim cunki  onunla aramizda hic ayrilik de degisik düsünmüyordum. Bunu Darmusdat da bulusdugumuzdada kendine söylemisdim.

Bizler  konuşdkdan sonra toplantıyı terkt  etmemek zorunda kalınca yuhlamalar başladı.,Taner Akçam ayıpo ediyorsunuz bu aradaşla bizim artkadaşlar  birlikde  uzun yillar calisdik  ve bu gün  birlikde calisamiyoruz  deikleri için hemen kötümü oldular.Et kemikden ayrılıyor ayıpmayin  günah ayiptir   yapmayı öyle diye diğerlerini  azarladı.

Bizlerde aceleci davranıp  toplantıyı terk ettik ve bizim gibi düşünen arakadaslari  daha sonra  yanlız buraktığımızı anladık.

Kürsat Timirogluyla cocuklugumuzdan beri tanisiyordu.

Yillar sona Hamburgda Ayse Danisin evinde karsilasddik be  aradan yillar gemisdi ve ikimizde koca adamlar olmusduk.Konusma esnasinda  Kürsata sordum Veci Timmir oglu diye bir hocsam vardi.Seninde soy adin Timmiroglu bir akrabaligin varmi diye.O benim baba diyince sen ozaman benim  cocuklukda tanidiogim Kürsatsin deiy sarildki bir birimize sarildik. Kürsat gercekden korku bilmiyen cesur yürekli atilgan bir deli kanliydi.Biz Gelsenkirchen tolantisinda  salonu terkederken  ayaga kalti ve Cuma ile Hasani devamli barisdirmaya calisdik ve bu gün birlikde  salonu terkediyorlar  dedi.

O güzel insanin kahbece  öldürülmesi hala zihnlerimizde  gitmiyor

Seni kahbece  vuran  hain  bu gün cezasini cekiyor,. Sen rahat uyu ve seni yüregimizde kalbimizde yasatacagiz güzel insan. 

Daha sonra Darmıştadsa Taner Akçam ile bir araya geldik  tekrar içerikli konuşmalar  yaptık.-. Bizler bir süre haraketin dışında kallmanın daha doğru  oldugunu   ve bekleyip göreceğiz dedik.

 Amacimiz kesinlikle yeni bir grup kurup  yeiden örgütlenmiyecegiz.Bir tartisma baslatik seninde bildigin gibi tartisma yönet ve metod olarak  cok yanlis ve bazi arkadaslarin sekder tavurlari ile yanlisanlasildi. Amacimiz asla örüte zarar vermek degil  tam tersi yanlis gidisata karsi ciktik.   Türkiyede Dev Yol Merkez komitesi  tutuklanmis  arkdaslar sanki hic bir sey olmamis gibi kendi sevdalarinda haraket ediyorlar.Kücük burjuva anlayislari kendileri liderlige oynuyorlar burdaki Dev-Isci haraketinede  darbe indiriyorlar. Bunlarin hic bir siyasi olarak  burdaki örgütlemeyi örgütliyemezler ve örgütü dagitirlar dedik.

 Türkiyden gelen arkadaslar ve Ibrahim Sevimli  onlarin yanida kendini dev aynasida  ve üsdün görüyordu. Bizlerin nezlinde siyasi olgunlugu ve birkimi olmuyan ve bizlere birseyler verecek durumda gegildi.

Bizlerin bir dönem örgüt disinda olmamiz fikrini   Taner Akçam pekde memun olmamasına ragem anlayışla karşıladı.  Türkiyeden gelen İbrahim Sevimli  ve arkadaslari  devamli  avrpada örgütlemeyi  yeteneksik olmalarina ragmen  biz variz diyep ögünün liderligine oynuyorlardi. Genelikle Ibrahim Sevimli yeteneksiz olmasina ragmen  ben  buna soyunurum diye kibirleniyordu.    Dev Isci ötrgütü ileriye götürce  ne birikimi vara nede   kitleler güven vern bir kişdiliğe sahip değildi.

DEv-Yol  Türkiyede  merkez komite  yakalanmış  örgütsel yapı darma dağan olmuş   Bu halde  Almanyada Sevimli alt  agizli aslan olsa örgütliyemezdi .

Dev -Isci haraketidnide örütliyemiyecek kadar birikimi olmuyan veAvrupadaki toplumsal yapilari tanimiyor.Türkiye  yöntem ve metodu ile haraket ediyor ve örgütsel yapi dagiliyor  Dev-Isci örgütlenmesi dagilirken sorumluluk dahi almadan   bunun arkasinda kaldigini  keni yeteneksizligini dahi göremiyordu. r.

Insan  kafasini iki elinin icine alir ve neyi yapa bilirim ve neyi yapamam diye bir muhkeme eder. Türkiye ve ´Kürt solunda bu hastalik  hicv bir zaman  neyi yaparim neyi yamsamam düsüncesi agir basmamisdir.

 Ibrahim sevimlide    bunun örnegin acik olarak kendini disari vere biliyordu.

Süreç içinde Taner Akcanm ve etrsafındaki  bazı kişilerde  İbrahim Sevimli çevresi ile  kirli csamaşır bölüşmeden  biraz geriye çekildiler.

İbrahim Sevimli de hiç bir birkimi olmuyan ve kendi  devamlı merkeze koymak isdiyen çok  yeteneksiz zayıf  bir kişiliği sahipdi.

Önderlikden  mahrum olan Dev işçi  süreç içinde dağılmaya yüz tutu.Bir kisim   Devrimci işi tarafdarları Alevi örgütlenmesinde yer akdilar. . Alevi derneklerini kitlesini oluşdürdular.

Kürt köklenli olan  bir kısmıda arkadaşlar  Kürt haraktinde yerini aldılar.  Bir kism,ida hiç bir tarafa gitmiyerek  günlük yaşamını sürdürmeye devam ettiler.

Bir kısmıda  Sol parti içinde yeraldılar  Sol partide Avrupadsa bir varlık gösdrmedi ve herşehire tek tük kişiler   devam etse hiç bir varlıkları yok denecek  kadar azdır. Bu sürecde  arkadaşlar   bir birlerine karşı  şidet eylimi olmadığı için ayrılıklarda hic  şiddete baş vurulmamışdir. Buda haraketin insanlar bunu öğretriği için   öylede haraket edilmişdir.

 Dev-Yol Dev-İşçi örgütlemesinde Avrupada  çok sayıda yoldaşla tanışdim ve birlikde mücadele verdik.Örgütlemede tüm emeği geçen ve şimdi aramızda olmuyan yoldaşların mücadelesi önüne saygı ile eğilirim.

Dip Not

Faruk Yüksel ibrahim Sevimliyi  kayıp etmiş bulunuyoruz.yıldızlar yoldaşıları olsun.

Devrimci haraketen ayrıldıkdan sonraki yasaşmım üzerine kısa bir bilgi

Çok sevdiğim ve anlaşdiğim yoldaşlarımla hiç bir zaman kontağı kesmesuim.Hiç kimseye kin beslemedim ve oldukları gibi kabulenip  yaşamlarında başarılar diledim.

Taner Akçamın Ermeni Soy kırım üreine çalışmalarını içtenliklerim ile başından beri  desdekledim.

Tarihimizle bizleri yüzleşdiren  selamlanması gerken çok iyi bir çalışma yapıyor.

Frankfurt Goeth  Ünüversitesinde siyasi BIlimler okudum  Mainz ünüversitesinde  bir kac  sömetiride  gazte cilige devam etti

 1980 yilinda  diploma  tezimi    Kür tarihinin   baslangictan  1923 karad  olan zamanini yazadim.Kürt tarihini yazarsak Ermenileri ve 1915 1916 yillarinda Ermeni  yapilan soy kirimi  üzerinede yaznmamsak  yanlis olurdu.   30 sayfada  Ermeni soy kirimi üzerine  dilamamda yer verdim. 

Okul yilarimda Akademische Ausland Amdt   burs alarak Yabanci ögrenciere   rehberlik yaptim  Almanvatandasligina gectikden sonra almis oldugum bursu geri ödemek zorunda kaldim.Burs  alanlar   ülkelerine gidip   ve Almanyada ögrendigini kendi ülkemde  uygulamak zorunlugu vardi.

.Türkiyeye hükümeti benim pasdaportuma el koyup uzatmayinca  politik nedenden dolayi   dönmenin cok  tehlikeli oldugunu bildigim icin dönemedim

.  Daha sonra . Fremden Pas  aldim ve ile Almanyada  bu pasaportla 10 sene kala biliyordum. Almanyaya siginma yapmak zorunda kaldigim  ve  Zirendorf  da ilticam  kabul edildi

Daha sonra Alman vatansiligini almak zoruda kaldim. Türkiye beni  Türk vatadasligindan cikartmadigi  icin  cifte vatada olarak   kabul gördüm.

Türkiye sinirlar icinde  Türk vatadasi sayiliyorum Türkiye bilincli olarak beni vatanaslikdan cikartmadki  ve .bir gün  sayet geri dönersem kolaylikla tutukluya bilsinler.

Yut diusindfa  askerligini yapmiyanlar ve cagrildigi zamanda  gelmiyenleri vatadaslikdan cikartyorlardi.  Beni bilincli olarak cikarmadilarki dönersem tutukluya bilsinler.

Okul bitikden sonra 10 Yilm  Frankfurt sehiridaresinde   genclik daytrsinde pedogoji uzm,ani olarak calisdim.

.   Daha sonra Frankfurta Tan Agentur diye bir  reklam ve medya  ajansi kurdum.10 yilda orda Ajansda  Türki ve Kürt isyerlerine rehber kitabi cikartim.Medyaya cesitli yazlar   yazmaya basladim. 

Hüriyet  ve Sabah  gaztesinde   söz sizin köseinde cok sayida yazilaim yainlandi.

Alman basinda  Frankfurter Rundschu   Türkiye üzerinden  Suriyeye giden Göcmen genclerinin Türkiyede Gazantep  yakinlarinda  Kaplarda  3  ay  egitimden sonra Suriyeye IŞİD  saflartinda  savasmaya giden  Türk ve Kürt gencleri  üzerine arasdirma yaptim ve  cok sayida haber yaptik.Türk ve Kürt ailelerini tanidigim icin genlerin  aylelerine haber vermeden  ayrilip   suriyeye gidisleri hakinda     yeterince haber ala biliyordum.

Tage Zeitugunn Frankfurt temsilcileriyle birlikde calisdim.

 Femden info diye Almanca   olarak  uzun dönem  göcmenler ve ilticailar knusunda bir dergi cikartim. Dergi Frankfurt sehir idaresi tarafinda 27000 DM   ile finansa edildi daha sonra  bazi  kendini bilmez kisiler tarasfindan önüne ayak bagi oldular ve  sehir idaresi parayi kesdi. Buna ragmen dergiyi yainlamaya devam etik.

Bir süre aradsan sonra dergiyi internet sayfasi olarsak cikartilioyor.Günde  15 - 20 binin üzerinde kisi  tiklayip ve okuyan oluyor-

Almsanyada göcmenler konusunda en cok okunan bir inter  portelidir.

Frankfurt genclik dayresinde calisdigim dönermlerde Saz Rock diye Alman Türkiyeli bir genclik dernegi kurauk  konzeptini hazirladim ve Frankfurt sehir idaresinden CDU  döneminde 40  bin  DM   degerinde senelik yardim aldim. 

Daha sonra EinwadererInnen Treffe e.V   göcmenler birligi  dernegini ve konzeptini hazirlayarak kurdum.. Göcmenler Birligi kisa zamsanda Frankfurt ve Almanya genelinde göcmenle sorunu üzerine  basinda cok  kalici isler yapti.Ploitik olarak  göcmenler konusu  bizlerden sorumluymus  hale geldi.

Fankfurt sehir idaresi 80 bin DM   olarak senelik desdek verdi.

 Göcmenler Birligi olarak  Frankfurta kurulan Yabancilar   Meclisi  toplantilarina katilarak icerik tartismasi hazirliklarinda büyük rolim oldu.

Daha sonra yabancilar meclisine göcmenler birligi olarak lisde ile girdik ve iki kisiyi meclise soktuk.

Göcmenler birilgi adina avrupa Fonundan iki proje  Kadinlar icin 80 bin Ecu Gencler icin 35 bin ecku degerinde paralar aldik.

Göcmenler birlik ve Femden Info da yazdigim  ikinci ve ücüncü  kusak nesil  gencler üzerine ysazilarim Frankfurt Ünüversitesinde kütüphanede   brosür olarak mevcutür. 

Daha sonra Almanya göcmenler Birliginin Hamurgda ilk kurulusdundsa  yönetimde yer aldim.Franklfurt göcmenler birligi kurulusdudada yönetimde yer aldim.

Ünüversite yillarimda Ünüversitede tanisdigim Sabine krichammer-Yagmurla  evlendim,. Birlikde Mra Banu Yagmur  adinda  7.09.1988 de  cok tatli bir kiz cocugumuz oldu.

Bir süre sonra  ayrilip Hannoverde avkar Ayse  Eker ile evlendim  .10 yoldirlida Hanoverde yasiyorum. Uzun yillar frankfurta yasayipda Hannovere adepde olmam cok zor oldu.fRankurta uzun yillar yesillerde politika yaptigim ve  büyük bir deneyim sahibi oldugum icin   Hannoverdede Yesiller ile lokal politika yapmay basladim. Yesiller tarsafindan büyük bir ilgilye karsilasdim.

Türk ve kürt solcu ceveler ile  tanisdim ve daha önce tanidiklarimda varlsardi.onlar uile genis bir cevre olusdurdum. Uzun yildan beride avrupa Pstasinda köse yazilari yaziyorum.  YAzilarim genis bir okuycu kitlesi tarasfinden  okunuyor. Bir yildilide  avrupa Demokratda köse yazisi yaziyorum ve yainlaniyor.

Hannoverde alman basini ile de  siki bir ilisgi icindeyim ve bir birimize lazim olan inramasyon degisiminde bulunuyoruz.

Hannoverdeki  türk kürt ve alman  sivil kuruluslari ilede  cok siki baglar olusdurdum ve üzerlerine yaptiklari eylemler üzertine yazilar yazuiyorum.

 Hannover Cemn evi ne üyeyim ve yillki aydiyatimi ödüyor ve yaptiklari e faliyetler katip üzerine yazilar yaziyorum.  Uzun yillsar sendika üyeligim ve calismalarida oldu.