Geriye dönüp baktığımda devrimvi harakete nasıl katıldığımı Ve aynı zamanda Almanyada Dev Yol Dev işçi örgütlemesi üzerine bir kaş söz söylemek isdiyorum.
Cuma Yağmur
Sosyal demokrat bir CHP ailesinin cocugu olarak, 5 Ocak 1947’de Malatya’da dünyaya geldim. İlkokul, ortaokul ve liseyi Malatya’da okudum ve Turan Emeksiz Lisesi’nden mezun oldum. 1971’de Ankara Ticari Bilimler Akademisi’ne kayıt yaptırdım. Ancak kaydımı yaptırdığım dönemde cunta olduğu için okula gidemiyordum.
Büyükannem, 1915-1916 yıllarında Ermeni soykırımından kurtulanlardandı; onu evde saklamışlardı. Kendisi, ailemizin çok değer verdiği bilinçli bir hanımefendiydi. Büyükannemin diğer şehirlerden akrabaları ziyaretine gelirdi ve bizleri sık sık tembih ederdi: “Eve gelenleri kimseye anlatmayacaksınız.” Bu, çocukluğumdan kalma bir gizlilik ilkesini hâlâ benliğimde taşırım. O dönemden beri Ermenilere yapılan soykırım hakkında bilinçlendim ve hatta kin besledim.
1960 yılında Ankara’da Hukuk Fakültesi’nde öldürülen Turan Emeksiz’in cenazesi Malatya’ya geldiğinde ilkokuldaydım. Öğretmenlerimiz bizi cenaze törenine götürdü ve oradaki kalabalıktan ve konuşmalardan çok etkilenmiştim.
Babam, 1965 yılında Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) Malatya’daki kurultayına katıldı ve Kürt sorunu üzerine yapılan tezleri bana anlattı. Bu kurultaydan çok etkilendi ve daha sonra CHP yerine TİP’i seçtiğini söyledi.
Ortaokul ve lise yıllarımda Hasan Basri Aydın, Kemal Abbas, Veci Timuroğlu gibi ilerici, sosyalist devrimci hocalarım vardı. Bu hocalar o zamanlar Türkiye’nin önde gelen ilerici sosyalist öğretmenleriydi. Onlardan hem derslerim hem de sosyalizm adına çok şey öğrendim.
Hasan Basri Aydın, evinin duvarına “Amerika defol, evine dön!” yazdığı için tutuklanmıştı. Serbest bırakıldığında okula geldi ve bize şöyle anlattı: “Jandarma beni tutuklayıp karakola götürürken bir komünist yakalandı diye insanlar caddenin kenarında toplanıp bakıyorlardı. İçlerinden bazıları ‘Komünist adam işte’ diye birbirlerine fısıldıyorlardı.”
Malatya’daki okul yıllarımda Hayri Abacı’yı ve diğer solcuları tanıdım. Malatya’da Dev-Genç kuruldu ve biz de sık sık TÖP-DER’e gidip gelirdik. Orada yapılan konuşmalar hâlâ kulaklarımda çınlar gibi.
1969 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nde camiden çıkan gericiler Badal Muhteoğlu’nu öldürdüler. Cenazesi Malatya’ya getirildi. Badal ’in kardeşi ile aynı sınıfta ve aynı sıradaydık. Cenaze kortejinde Badatal Muhteoğlu’nun fotoğraflarını birlikte taşıdık. Bu olay beni çok etkiledi. Cenazedeki konuşmalar ve kalabalığın hep bir ağızdan attığı “Badal’in kanı yerde kalmayacak, gerici yobaz ve faşistlerden hesap sorulacak” sloganları Malatya caddelerinde yankılanıyordu.
Malatya’da düzenlenen tütün mitingine katıldım ve orada Teslim Töre, Hacı Tonak ve Süleyman Kırteke ile tanıştım. Daha sonra Köln’de Faruk Yüksel ile Kırteke’nin dükkânına gittik ve güzel bir sohbetimiz oldu.
Türkiye’de ilk, ortaokul ve liseyi Malatya’da okudum. Lisede okuduğum dönemde okulda çok sayıda Dev-Genç ve Mahir Çayan hayranı vardı. Ben de Mahir Çayan hayranıydım. 1970 yılında Ankara Üniversitesi’nde okumaya başladığımda Ankara i Aydınlık evlerinde kalıyordum. Mahir Çayan’ın Ankara siyasel bilimler deki konuşmasını dinledim. Onu ilk kez orada gördüm ve hayranlığım daha da arttı.
1971’de cunta geldiğinde okullar kapandı ve sürekli evde kalıyordum. Yürüyerek Ulus’a gider, dolaşıp eve geri dönerdim. Deniz Gezmiş ve arkadaşları yakalandığında Ankara’nın giriş ve çıkışlarını kapatıp kimseyi sokmuyorlardı. Deniz’in yakalanması hepimizi derinden üzmüştü ama elimizden bir şey gelmiyordu.
Hasanoğlu Öğretmen Okulu’ndan Sadık Takmaz diye bir arkadaşımızı Cebeci Hukuk Fakültesi’nden faşist öğrenciler kaçırıp işkence yapmıştı. Benim tanıdığım birkaç arkadaş da bir faşisti kaçırıp ona işkence yapmıştı. Yakalananlardan biri itirafçı olmuş ve dışarıda tanıdığı ne kadar devrimci varsa isimlerini vermişti.
Ben o dönemde Ankara Aydınlık evlerinde taban katta kalıyordum. Binanın üst katında General Recep’in eşi Birsen Hanım ve oğulları Erdal kalıyordu. Erdal çok haylaz ve ders çalışmayan biriydi, ama zamanla bizimle ders çalışmaya başladı. Annesi, onun bizimle arkadaşlık etmesinden çok memnundu. Bir gün adımın gazetede işkence yapanlar arasında çıktığını görünce şaşırmış ve Erdal’a sormuş. Benim böyle bir şey yapmayacağıma inanmak istememiş ve karşılaştığımızda bana sordu. Ben de işkence yapmadığımı ve işkenceye karşı olduğumu söyledim. Erdal da bana, “Senin böyle bir şey yapacağına hiç ihtimal vermiyorum, sen öyle biri değilsin” dedi.
Daha sonra yurtdışına kaçmayı düşündüm. Ağabeyim Almanya’da çalışıyordu ve ona postaneden işyerini arayıp para göndermesini istedim. Almanya’ya gitmek için gerekli belgeleri topladım. General’in oğlu Erdal ve annesi bana pasaport almamda yardım ettiler. Almanya’ya gittikten sonra ağabeyimle buluştum ve General’in bana istediği eşyaları da gönderdim.
Almanya’ya ilk gelişin ve Frankfurt’ta yaşadığın deneyimler oldukça ilginç ve yoğun bir devrimci mücadele süreci içeriyor. Bu dönem, hem siyasi grupların içinde bulunduğu çekişmeleri hem de kişisel deneyimlerini yansıtan bir hikâye. Kronberger Str. 43’teki öğrenci yurdunda, farklı sol gruplarla bir araya gelip dayanışma içerisinde olmanız, özellikle de eğitim çalışmalarına katılmanız, Almanya’daki devrimci hareketin bir parçası olarak nasıl örgütlendiğinizi gösteriyor.
Yurt işgal olduğu için öğrenciler idare ediyorlardı. Öğrenci temsilcilerinden biri Yunanlıydı ve biraz Türkçe biliyordu. Bize “Solcu musunuz, sağcı mısınız?” diye sordu. Biz de “Solcuyuz, onun için buraya geldik.” dedik. Hemen bize 110 numaralı iki kişilik odayı verdiler. Oda büyüktü ve üç kişi de kalabiliyorduk.
Odaya yerleştik ve başka Türk öğrenciler de kalıyordu. Doktor Hikmet Kıvılcımlı’nın subayları da yurtta yaşıyordu. Hangi gruba ait olduğumuzu sordular. Biz de THKP-C, yani Mahir Çayan grubuna ait olduğumuzu söyledik. Pek de memnun olmasalar da çok efendi subaylardı.
Hikmet Kıvılcımlı subayları, yurdun altındaki salonda eğitim çalışması yapıyorlardı. Birkaç hafta sonra onlar çıktı ve biz eğitim çalışmalarına başladık. Onlar, Niketina’nın Ekonomik Politikası kitabını okuyorlardı. Bizimle eğitim çalışması yapabileceklerini önerdiler. Öneriyi uygun bulduk ve biraz kitapta ilerlemelerine rağmen bizimle başladılar. Farklı gruplardan ve görüşleri savunsak da subaylarla çok iyi anlaşıyorduk.
Frankfurt’ta, Doğu Perinçek grubundan öğrenciler çoğunluktaydı. Aynı zamanda TKP’liler de çok güçlü bir gruptu. Yüzümüze olmasa da arkamızdan TKP’liler bize gosisler diyolardı .
Bu arada, Darmstadt Üniversitesi’nde öğrenci derneği seçimlerinin olduğunu öğrendik. Doğu Perinçek grubu ile Mahir Çayan grubu arasında yoğun bir çekişme olduğunu söylediler. Altı kişi ile Darmstadt’a hareket ettik. Orada Koral Okan, Nevzat, Adil ve diğer arkadaşlarla tanıştık. Böylece grubumuz daha da çoğaldı. Pedacılar toplantıyı o gün terk ettiler ki seçim olmasin. Dışarıdan güç toplamaya çalıştılar ama bizim grup çoğunlukta olduğu için bir varlık gösteremediler.
İkinci gün toplantı başladı ve divan seçildi. Divan seçiminde kaybettikleri anlaşıldığında zorluk çıkarmaya başladılar ama şansları yoktu. Seçimlere iki liste ile girdik ve büyük bir çoğunlukla seçimleri kazandık. Böylece derneğin yönetimi bizim arkadaşların eline geçmiş oldu.
Bu arada Koral Okan’ı kaybetmenin üzüntüsünü kendimde hissediyorum. Sevgili Koral, sen rahat uyu, bundan sonra yıldızlar yol arkadaşın olsun. Ailene de başsağlığı diliyorum.
Biz de böylece Frankfurt’ta bir öğrenci grubu oluşturup çalışmalarımıza başladık ve her gün gruba yenileri katılıyordu. Mihri Benli grubundan arkadaşlar da bizimle çalışmaya karar vermişti. Frankfurt’ta Perinçek grubu, Türkiye’deki cunta yönetimini kınamak için Haus der Jugend’de açlık grevleri başlattı. Biz de açlık grevine katılmak için toplantıya katıldık ve Frankfurt’tan ve Darmstadt’tan birkaç arkadaşla birlikte 21 gün süren açlık grevinde bulunduk.
Perinçek grubundan ayrılan birkaç arkadaş İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerini savunuyorlardı. Açlık grevi sürecinde bizler bu gruba sahip çıkarak devrimci dayanışmayı sağladık. Açlık grevlerine TKP’liler ve diğer çeşitli gruplar gelip dayanışma mesajlarını okuyorlardı.
Mayıs 1972’de Frankfurt’ta Denizlerin aşılması ile büyük bir yürüyüş yapıldı. Yürüyüşe kalabalık bir arkadaş grubuyla katıldık ve Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ın idamını protesto ettik. Yürüyüşten sonra Alman solcularının gittiği Gülüp Valraia denilen bir mekanda, Türkiye’deki faşist cunta yönetiminin Alman kamuoyuna tanıtmaya çalıştık. Alman solunun Türkiye solcularını tanımadığı gibi, Latin Amerika’lı devrimciler kadar Türkiye’li devrimcilere de pek ilgisi yoktu.
Frankfurt’ta, Türkiye’de polis olarak görev yapmış ve bir dönem Deniz Gezmişleri takip etmiş olan, daha sonra “Bu meslek bana göre değil.” diyerek istifa eden Ümit Topkaç yoldaşla tanıştık. Uzun bir süre birlikte mücadele verdik. Çok kararlı, disiplinli ve güvenilir bir kişiliğe sahip olan bu yoldaşın aramızdan ayrılması bizleri çok üzdü. Yoldaş, sen rahat uyu, bundan sonra senin yol arkadaşların yıldızlar olacak. Mücadeleni devam ettireceğiz.
Bir ara İbrahim Cenet Frankfurt’a gelmiş, TKP’lilerle tanışmış ve birkaç gün onlarla kalmıştı. Onların solculara eleştirilerine tahammül edemeyen Cenet, bizleri aramış ve nihayet buldu. Bu arada, Kronberger Str. 43’teki öğrenci yurdu polis tarafından boşaltıldı. Böylece Evengelislerin bir öğrenci yurduna geçmişim. Orada küçük bir odada kendi yatağımda İbrahim Cenet yatıyordu. Ben de Ömer Çimeken’in bana miras kalan askeri ranzada yatıyordum.
İbrahim Cenet’le buluştuğumda iki kolu ve bir bacağı Denizlerin Asılması’nı protesto etmek için İstanbul’da Simese bomba kooymak isderken bir şekilde elinde patlamıştı. Frankfurt’ta bizim gruba İbrahim Cenet de katıldı. Nasıl işkence gördüğünü, işkencede kararlılıkla çözülmeden dayandığını, kendi diliyle yavaş yavaş bizlere anlatıyordu.
Bizler büyük moral veriyor, sanki sağlam birimşiz gibi hiç bilmediğimiz halde kararlıca davranıyordu. Bir süre bizimle kaldı ve daha sonra kiliselerin yardımı ile iki kol, bir bacak için 10,000 DM yardımla prostetik taktırdık. “Artık yeni eski haline döndüm” diye şakalaştık. Birkaç ay sonra tekrar Türkiye’ye döndü. Zaman zaman selamını getirenler oldu. 1980 yılında cunta döneminden sonra Yunanistan’a çıkmış ve orada bir arkadaşla kucak dolusu selamlar yollamıştı.
Frankfurt’ta 1971 ve 1980 cuntasından sonra çok sayıda Türk ve Kürt devrimcisiyle tanıştım ve yardıma ihtiyacı olanlara, hiçbir grup çıkarı gözetmeden, manevi yardımda bulunmuştum. Frankfurt’ta örgütlenirken daha sonra Ömer Çimeken (Canip) adında bir yoldaş tanıdım. Ömer Çimeken’in Gülten Çayanlar ile ilişkisi vardı. Bizi toplayıp birlikte Mahir Çayan’ın toplu yazıları ve mahkeme savunması üzerine eğitim çalışmaları yapıyorduk ve THKP-C’yi örgütlüyorduk. Canip, bir ara kayboluyor ve birkaç hafta sonra geliyordu.
Giderken bana, “Yoldaş, toplantılarımız oluyor, birkaç hafta burada değilim. Başka şehirlere ve yurtdışına çıkacağım. Sen gerekeni yaparsın.” diyordu. Ömer Çimeken, Arnavut kökenli, çok zayıf küçük bir yapıya sahip ama yüreği çok büyük biriydi. Onu görenler, “Elinden hiç bir şey gelmez.” derlerdi. Siyasi olarak çok donanımlıydı ve tartışmalarda hiç kimsenin ummadığı bir üslupla karşısındakini ikna edebilme gücüne sahipti.
Gülten Çayan, Fransa’da Filistinliler ile yurtdışı edilmişti daha sonra . Beyrut’a gidip orada PFLP (Halk Kurtuluş Cephesi) kurucularından George Habash’ın yanında THKP-C’nin bürosunu kurmuşlardı. Ömer Çimeken’in onunla birlikte Beyrut’a gidip ilk eğitim görenler arasında olduğunu öğrendim.
Bir gün, Canip yani Ömer Çimeken yoldaş, “Artık hazırlan, Filistin’e gidip orada eğitim görmenin zamanı geldi,” dedi. Frankfurt’tan iki kişi daha akşam kararlaşmıştık; benimle birlikte gideceklerdi. Havalimanına geldiğimde, onların gelmediğini gördüm. Gitmek istemedikleri ve karamsarlığa kapıldıkları için, hemen akşamdan sabaha “Mahir Çayan kemalisttir, biz onun yolundan gitmeyiz,” demişler. İkisi de Kürt arkadaşlardı. Bir arkadaşım daha sonra eroin satmaktan yakalandı ve yurtdışına sınır dışı edildi; diğeri de devrimci harekete veda edip Frankfurt’tan Hamburg’a taşındı ve bizimle hiçbir ilişkisi kalmadı.
Beyrut’a indikten sonra hangi dolmuşa bineceğimi, hangi istikamete gideceğimi ve ne yapmam gerektiğini her şeyi tarif ettiler. Sıcak bir günde Beyrut’a indim; söyleneni harfi harfine uyguladım. Üzerimde bazı malzemeler vardı ve ben korkmadığım için hiç belli etmeyen bir yapım vardır. Dolmuşa binip Garajdevris istikametine yola koyuldum ve söylenen durakta indim. Karşıdan gelen biri yanıma yaklaştı ve elindeki, benim adıma hazırlanmış Hasan isimli kimliği verdi. Filistinli gerillalara kimliğimi gösterdim ve geç dediler.
THKP-C P bürosuna geldik ve Gülten Çayan, diğer ülkelerden gelenlerin de bulunduğunu daha sonra öğrendiğim kadarıyla Berlin, Darmstadt ve Almanya’nın başka şehirlerinden gelenler vardı. Birbirimizi tanımıyorduk. Türkiye’den de gelenler vardı. Bizim hücre tamamlandı ve birlikte kahvaltı yaptık. Daha sonra bir beden eğitimi ile basladik . Bize ders veren arkadaş, önce nasıl hareket etmemiz gerektiğini, kural ve kaydeleri uzun uzadıya anlattı. Kendi aramızdaki konuşmalarda şiveli konuşmamak gerektiğini, hangi bölgeden geldiğimizin belli olmaması gerektiğini söyledi.
Önce eğitim çalışmasıyla işe başladık. Yoğun bir eğitim süreci geçiriyoruz. Eğitim çalışmalarından bir süre sonra, iki arkadaş sırayla okuduğumuz kitabın özetini çıkartıp diğerlerine anlatıyoruz. Eğitim çalışmaları bittiğinde teknik çalışma silahlar tanıtılıyor. Silahların nasıl kullanılacağı ve nelere dikkat etmemiz gerektiği anlatılıyor. Kalashnikov, Cin Schmeiser, Alman Thompson ve Amerikalı GM3 tabancalarından 14’lüsü ve İsrail Uzi’si ile susturucusu takılıydı.
Silahlar sökülüyor, takılıyor; biz de bir süre sonra silahları söküp bakımını yapıyoruz. Bomba nasıl bağlanır ve el bombası nasıl atılır, bunlar bizlere öğretiliyor. Dikkat etmemiz gerekenler anlatılıyor. Askeri eğitim ve grup davranışları ile yolda yürüyüşleri sıkı bir eğitimle gerçekleştiriyoruz. Eğitimin dışında yoğun bir moral eğitimi başlıyor. Yemek esnasında mutfakta biz yemeğimizi yedikten sonra diğer grup mutfağa giriyor. Bizler başka odalarda eğitim çalışmalarımıza devam ediyoruz. Diğer gruplarla hiçbir bağlantımız yok; kimse kimsesi diğer gruptan tanımadığı gibi birbirimizi de görmüyoruz.
Çok sıkı bir teknik eğitim geçiriyoruz. Gerillaların dikkat etmesi gerekenler anlatılıyor. Yakalanırsa hiç konuşmamayı ve direnmeyi bilmesi gerektiği vurgulanıyor. Sıkı bir disiplin içinden geçiyoruz. Filistinli gerillalara çıkan yemekler ve meyveler bizede veriliyor. Bazen moral eğitimi de pazara gidip meyve sebze alıyoruz. Kendimiz de mutfakta birlikte yemek yapabiliyoruz. Geceleri kaldığımız yerde nöbet tutuyoruz ve nöbetteki arkadaşları uyandırıyoruz; nöbete o devam ediyor.
Dört ay orada kaldım; daha sonra grubumuzun geldiği yerlerde dağıldık. İkinci bir emri bekleyeceğiz. İkinci bir emirle tekrar Beyrut’a geleceğiz. Daha sonra öğrendim ki, Akmanerler Malatya’da vurulmuş, örgütün Türkiye ayağı çökmüş. Bizleri Türkiye’ye göndermek istediklerinde, sahip çıkacak örgütsel yapı olmadığı için geldiğimiz ülkelere gönderdiler. Bunu bize söylemediler ve tekrar ikinci bir emre kadar geldiğimiz ülkelere dağıldık.
Almanya’ya geldiğimde Ömer Çimeken ile buluştuğumda, o bana Türkiye’de THKP-C’nin bölündüğünü ve birçok gruba ayrıldığını söyledi. Necmi ve Ilkay Demirler hapishanede, Sovyetler Birliği’nin sosyal emperyalist olduğu tezini benimsemişler. Sovyetler Birliği’ne o zamanlar sosyal emperyalist olduğunu savunanların yanında yer almışlar. Böylece THKP-C’den kopmuşlardı. Bu konuyu, neden sosyal emperyalist dediklerini açıklayan birkaç sayfa yazı da vardı.
Ömer Çimeken yoldaş, kendisinin hiçbir grupla bağlantısının olmadığını ve hiçbirinin THKP-C’yi temsil etmediğini söyledi. Legal yollardan Türkiye’ye girip çıktığını ve Türkiye’de durumu daha yakından takip ettiğine vurgu yaptı. İkinci bir toplantıda tekrar Beyrut’a indik ve yine aynı şekilde devam ettik. İnsanlar arasında çok güçlü bir dayanışma, yoldaşlık bağı var. Gülten Çayan, kendini Türkiye devrimine adamış kararlı bir devrimciye yakışır şekilde hareket ediyor. Herkese aynı mesafede bakıyor. “Sizler THKP-C savaşçılarısınız; dikkat etmemiz gereken yoldaş ilişkisine çok dikkat etmeniz gerekiyor,” diyor.
Eğitim çalışması devam ediyor. Filistin kapılarına gidip geliyoruz. Geceleri kaldığımız yerde disiplinli bir şekilde nöbet tutup, bizden sonra nöbete kalkacak yoldaşları uyandırıyoruz. Klasiklerin yanı sıra akşamları çok sayıda roman türü kitap da okuyoruz. Bir gün nöbette iken “Devrimci Yol” dergisini gördüm ve elime alıp detaylıca inceledim; çok beğendim. Ömer Çimeken, bana her şeyi anlattığı için biraz bilgim vardı. Gülten Çayan, Almanya’da Ömer Çimeken ile buluşup buluşmadığımı sordu; ben de inkar etmeden buluştuğumu söyledim.
Ömer Çimeken, bu yapılara karşı tavır alıp THKP-C oluşumunu devam ettirmek istiyordu. Beyrut’taki çalışmalarımız devam ederken Beyrut’ta savaşın karakteri değişti. Birleşmiş Milletler askerleri Beyrut’a çıkarma yaptı. Beyrut’un her köşesinde Birleşmiş Milletler doldu. Bizlerin artık orada kalma şansı kalmamıştı. Herkes geldikleri ülkeye dağılarak Beyrut’u terk etmek zorunda kaldık. Bir taksiyle havalimanı yoluna çıktık; şoför çok yaşlıydı ve kullanamaz diye korkuyordum. Taksi yoluna giderken yaşlı adam, “Hangi tarafta savaştın?” diye sordu. Ben de “Kürdüm, burada akrabalarıma geldim,” dedim; ama inanmadı. “Alevi mi yoksa Sünni Kürtlerindensin?” diye sordu. “Alevi Kürtlerindenim,” dediğimde, “Sünni olsaydın seni burada askerlerin eline teslim ederdim,” dedi. Ermeni bir taksi şoförüydü ve beni çok kısa yollardan havaalanına götürdü. “Hoşça kal,” dedi ve ayrılıp gitti.
Uçak önce Roma’ya uçtu; ikinci gün Roma’dan Frankfurt’a uçtum. Nihayet, sağ salim, hiçbir şey olmadan
Almanyaya Fankfurta tekrar geldiğimde Frankfurtlu yoldaşlar ile buluşdük ve ne yapmamız gerktığine karar verdik. Tüm arakdaşlar ile br ağızdan hiç bir gruba dahil olmadan THKP.C örgütlenmesine devam kararı alindi.
Ömer Çimeken Türkiyede olduğunu öğrendim ve İzmirden Ankaraya bir Devrimci cenazesine giderken İzmirde Terminalda el çantasını unutmuş.Çantayai polisin teslim edilımış ve çantada notlar varmış.
Kimlerin Filistine gidip orda örgüt adına eğitim yaptığını ve vasıflarının , yeteneklerinin ne olduğunu anlatan notlar almisdir. r.
Ömer Çimeken benimde Filistine gitiğimi ordsa eğitim gördüğüm ve ne derecde bir olduğumun notunu almışdir. . Böylece polis arananlar lisdesine bende dahil oldum. Böylece pasaportuma el konuldu ve uzatılmadı.Almanyada ilegal duruma düşdüm ve sonra Fremden Pas şimdi Reise doküman pasaportu aldım.
Ömer Çimeken bir kaç il yatikdan sonra terkar tahliye olduğunu öğrendim. Bir ara gelenler ile haber gönderdi ve yeni bir grup grup THKP-C yaşatacaklarını söyledi.Benden bir takım manzeme göndermemi ve bir parak ile birde posdel göndermemi isdedi. .
Kendisini çok iyi tanıdığım ve ayak kabı numarasında bildiğim için Parkeyi ve ayak kabiyi Türkiyede okuyan İranlı Halkın fedayilerinden Frankfurta gelmiş Nusret diye bir arakadaşla haber göndermisdi ve isdeğini yerine getirdim.
Yine bana gönderdiği bir haberde Marksit lelinis propoganda grubu unu kurtduklarını ve bendie aralarında görmek isdeiklerini duyurdu.
Ben her nekadar THKP-C li olsamda i siyasi olarak Derimci Yol grubunu daha kitlesel ve doğru işler yaptığına inanıyordum.
Daha sonra İstanbulda Ömer Çİmeken ve bir kaç arakasları ile birlikde polis ve arkerler ile çatışmaya girip öldürüldüğünü başından öğrendim. Bu konuda çok üzüldgü ve insan çok yakın tanıdığı biri olunca dahada çok üzülüyor.
Ömer Çimek enin Terminaldsa unutuğu el çantası yüzünden n Türkiyede arananlar lisdesine dahil oldum. Aalman pasaportu almam için bana çok zorluk çıkartılar . Türk vatasndaşlığındaşn atmadılar ve asker kaçağı ilan ettiler ve arandığımı lisdeye aldılar
Frankfurta artık legal şekilde örgütlemeye başldik ve yeni bir dernek kurduk ve işçilere gidip geliyoruz.kendi aramızda karar aldık hiç bir gruba ait olmadan THKP- C sepatınzanı olarak örgütleneceğiz.Mahir Çayanın Kesintis Devrim tezini ve mahkeme savunmalarını okuyop okutzuruyoruz. Onun dışında başka kitaplar ve eğitim çalışmaları yapıyoru.
Bizim gibi düşünen diğer şehirlerdeki arakadaşlar ile iki aydı gizli toplantılar yapıyoruz.
toplantıya her şehirden örgütleyici ve beli deneyimden geçmiş arkadaşlar katılıyoruz. Durum değerlendirmesi ve örgütsel yapıları gözden geçirerk Türkiyede THKP-C den ayrılan grupları üzerine tartışıyoruz.
Yoğun bir Eğitim çalışmaları kitle ilen olan bağlar ve herkesi orgütleme yerini tutarlı düzgün kadiroları örgütleme kararı alıyoruz.
Bir süre böyle örgütlenirkek örgüt içinde acılciler grubu belirlenmeye başladı.
O grup kendine haraket içinde dominat bir serkilde kabulenmek ve başkalarını tavur almaya zorluyordu.
Ben ve bir kaç arkadaş Dev- Yola daha yakın olarak gördüğümüz için kitlesel örgütlenme kuralarını öne sürüyorduk
Sendikal örgütlemeye önm verip işçi sınıfının örgütlenmesi gerktığını söyledik.
Köylüüğün örgütlenmesi kısacası tüm meslek dalında kitlelerin örgütleyip devrimci harakete yığınsal şekilde katılımını sağlamak gerktığını öne sürdük-
Devrimci Yolun direnis komite anlayisinin daha dogru olduguna vurgu yaptik..
Dar kadro çalışmasının ömesiz ve yanlış olmadığını ve yetersiz ve eksik olduğunumi söyledik
.Kitlelerin katılmadığı soyut bir öncü savaşının eksik ve yetersiz olduğunu dile getirdik.
Evrim devrim döneminin iç içe girdiği ve orta doğu çemberini biraz daha açmak gerktığını önerdik.
Üçüncü bunmalımdöneminde ne anlaşıldığı ve çok muğlak oldugunu sorgulamak gerkır dedik.
Bize sizler Mahir Çayanı inkarının inkarına gidiyorsunuz ve Mahirden hiç bişey geriye buraklmadınız denildi.
Böylece toplantı dağıldı ve ikinci bir toplantı günü tesbiz etmedik.gerek görülüse toplantıya çağı yaparız denildi.
Bu geçen süreç geriye dönüp bir mahkemesini yaptığımından hiç pişmanık duymadan ne yaptımsa inanarak bilincli bir şekilde yaptım. . Burada her şeyi doğru yapdim diyede düşünmediğim gibi hatalarımda yanlış yaptığın bir takım şeylerde olmuşdür.
Bu arada çok sayıda yoldaşımda kayıp etim. ve su anda yaşamıyorlar.Onların mücadelesi önünde eğilerk saygı ile anıyorum.
Kendi kedimle hesaplaşarak sonra bir yeni dönem ve yeni döneme karşı yeni örgütlemeler yaşama geçirilmesi gerk tiğine inanıyordum. İnandığım yoldan kararlıca yürümeyi veTürkiye devrimci haraketi ve ezilen horlanan Türkiye Halkarına karşı devrimci bir görevim olduğunu biliyordum.
Yıl 1978 Taner Akçamın Ankaradan hapishaneden tünel kazarak kaçtığı haberi çabuk yayıldı Taner Akçamın Yurtdışına çıkacağı haberide kulağımıza geliyordu.Bilmiyorum Kürt Mehmetmi Taner Akçamın yurtdışına çıkacağı haberini bizlere vermisdi. Faruk Yükselin yurtdışına çıkacağını Kürt Mehmet telofon ederk kıvra Faruk Yükseli Frankfurtta yoluyoruz ve havalanında karşılayın alın demisdi.
Faruk yüksel Frankfurt hava alanına indiğinde Polisler yakalamışdi. Kamil Taylan v e ben Frankfurt havalimania giderk Frauk Yüksele iltica etirip çıkardı.
Faruk Yükselin pisgolojik olarak cok kötü geceleri uyku dahi uyuyamiyordu. Türkiyeden suriyeye ckarken Arplarin basina bagladigi sargi ile cikmis ve sargisinida getirmisdi. Bsazan takilirdik ve sargisini baglar ve bir arap sehine benzerdi. Kürt Mehmetde kitabinda Faruk Yükselin pikolojinin bozuldugunu ve örgüte yük oldugunu yazmis. Farugu daha sonra iltica ettigi icin Ruhrgebite dagitim yaptilar ve Ruhrgebite giti ve orda Sinan Tanner Aday ve digerleri Dev Isci haraketini örgütlediler.
Taner Akçam ve Celal Işık nihayet yurdışına Münchene çıktığı haberin aldım.
Taner Akçam Almanca öğrendiği okula gitim ve orada çok olumlu bir konuşma yaptık. .Taner çok olumlu ve içerikli şeyle söyleyince onun gibi düşündüğüme karar verdim.
Tnerin Türk devrimcilerinde göremedigim ve yahutda tesbit etmedigim bir entelekduel yapiya sahip oldugunu gördüm.
Taner bir süre sona yurdışında var olan bir Nurünbetrgde birde Wiesbadende tüm THKP- C sepatinleri ile toplantı yaptı.
Nurünberg toplantısına gidemediğim için Çok güvendiğim ve uzun yıllar bereber çalışdiğim Yoldaşım Ümit Topgacı diye bir yoldaşı gönderdim.
Wiesbaden toplantısına bir zat katılp ve Almanyaya dönelik çalışmalarımız ve örgütlenmemiz üzerine tarşısdik.toplantı çok olumlou ve geniş bir kitle katilisiyla sağlandı.
Toplantıdan sonra Taner Akçamla birlikde daha öncede verdiğim karar doğrultusunda DEV –Yol örgütlenmesi içinde yer almaya karar verdim. Daha Sonra Devrimci İşçi haraketinde aktif görevler alarak örgütlemeye başladım. Bazı THKP-C örgütlemesi içindekli var olan arakadalarında eleşdirile almadım değil. Bana güvendikleri için nerde olursam olalım Türkiye devrimi için usanmadan yıladan mücadele vereceğimi çok iyi biliyorlardı. Bu konuda bende onlar için aynı düşüncedeydim.
Wiesbaden Tolantısında benim ile Beyruta olan bir kaç arkadaşla karşılaşım ve ilginç olanın biri isveçden gelen bir arkadaşla Beyrutdada çok iyi anlaşıdım bir yoldaşım.Kendi beni seneler sonra tanımasada ben onu tanıdım.Taner Akçama ben bu arkadaşı bir yerden tanıyorum demiş.Tanerde Beyrut Filistinden tanıyor ola bilirsin dediğinde bana benim Beyrutaki takma ismimle Hasan diye boynuma sarıldı.
Hayata olup olmadığı yaşayıp yaşamadığı hakinda sidi hiç bir bilgim yoktur
Wiesbaden Toplantısından sonra ben siyasi görüşüm kesinleşerk Dev-Yol saflarıda yerim adım.
Fanbkfrutta Dev-Yol Devrimci işi taraftarlarını örgürlenmesine çok sayıda insanlar katıldı ve örgüt kısa bir sürede kitle tabanı kazanmaya başlsadı.
Dev –işçiyin ilk sayısını Exportan aldığım bir yazı makinesi ile yayınladık. . Bazı adreslee gönderdighimizde o zamanlar bir Bankada çalışdiyorum ve mektularını getirip götruroyordum. Bankanın makinesindeki pulariyla adreslere gönderdim yanlış olann adreslerden mektuplar Bankanın makinesi ile üzerine pul yapışdirdiğim için geri Bankaanın adresine gelmiş. Sabahleyin posdaneye uğradsım ve Bankanın mektuoplarını çantaya koydum ve Bankaya geldim. Banknin postaneden aldığım mektupları getirip sekreterin önüne koydum. Dev-İşçiyi Bankanın posda adresi ile gönderdiğim için yanlış olan adreslerden mektularin geri geldiğini görmemişdim. Mektuplara hiç bakmadsan sekreterin önüne koydum.Bir müddet sonra serkreter mektupları getirdi ve bunlar senin diye 30 40 tane Dev-.İşçi adrsleri yoladığım ve adresler yanlış olduğu için merktuplar geri gelmişdi. Hayatımda böyle bir işle karşılaşmadığım için yüzüm çok kızarmışdi. Artık orada durmnin hiç bir manası benim için kalmamışdi ve sekretere in yanına gidip özür diledim işi burakacağımı söyledim. .Böyle işler olur ve ben gömemezlikden geliyorum işine devam etmelisin dedi.
Sektreter bana çok gövendiği için kendi evi için özel alış verişlerinede gönderirdi.
Bir süre Babkada işime devam ettim ve
sonra ordan çıktıkmak zorunda kaldığım için işi buraktim. Isi bizim arkadaşlardanda çalışanlar olduğu için kara çanta ile mektup götüüp getirmiye basladilar
.
Frankfurta HDF Halkçı Devrimci Federyasyonuna bağlı bir dernek vardı. Derneğin tabaanıda bize yakın çok sayıda arkadaşlar varlardı.Derneğin kongeresinde karam bir yönetim kurulu seçti ve ben ve bir kaç Dev-İşçi yanlıları yolnetim kuruluna seçildik. Diğer yönetim kuruluda HDF den arkadaşları seçtik. KIsacası bir nevi puç yaparak dernedi ele aldık.
.Böylece Sosydemokrat arkadaşlar ile birlike haraket ediyoruz. Kamil Taylan da yönetime girdi. O dönemler HDF nin Başkanı olan Ercan Karakaş ile ilişgilerimiz çok iyi idi. :Ercan Kararkaş çok demokrat bir kişiliğe sahip olduğu için verdiği sözü yerine getiren duruşe cok saglamdir.
Taner Akçam ve Celal Işıkın ı dışarı çıkmasıyla birlikde Dev-Yol ve Devrimic işçi haraket Avrupada kısa bir dönemde çığ gibi örgütlendi. Taner Akçamın kaleme aldığı ve tartışarak yayınlanan Görüşlerimiz yazısı kitle tarafından çok benimsendi.
Türkiyeli Devrimciler olarak iki görevimiz vardı. Türkiyede devrimci hakaket ile dayanışmayı sürdürmerk.
Diğer görevimizde yaşamış olduğumuz ülkelerde sınıf savaşına katılmak
Avrupada yaşayan göçmenlerin yaşamış olduğu toplumlarda kalıcı olduğu ve onların yaşamış oldukları toplumlarda çok sorunları vardır.
Göçmenlerin azınlık satadüsünden doğan tüm demokratı haklarını ele etmek için mücadele vermek gerekir. .
Görüşlerimiz yazısınnı hata bazı Türkiyeli örgütlerin dahi dikatını çeken zamanla onlarda aynı görüşleri savunur oldular.
Daha sonra Taner Akçam ında içinde olduğu 12 kişilik bölge temsilciler grup oluşdurarak Grup başlangıçta çok olumlu ve uyum içinde çalışmaya başladık. Bu grup Dev –yol haraketine karşı sorumluluğunu yerine getirecek ve Avrupada Dev İşçi örgütlemesi için mücadele verecekti.
Almanyanın büyük şehirlerinde dernekler Kurduk. Göçmen azınlığın her türlü sorunları ile ilgilenildi. Göçmenler tüm sorunları ile derneklere geldiler ve sorunları ile ilgilendik. Bizleri tanıdılar konut sorunlarından tutunda çocuklarının eğitim sorununa kadar ilgilendik.
Ana dilden eğitim sorunu ve ana dilerini unutmamak için olanak sağlanması için mücadele verdik. Göçmen geçlerinin eğitim sorundan ve kültürel değerlerinin harlanmadan aşağılanmdan eşit şartlar altında yaşamaları için çaba sarfettik.. Göçmen azınlığı kültürel değerlinini koruyup günlük yaşamlarıyla bütünleşmeleri için yoğun bir mücadele verdik.
HDF Halkçı Devrimci Federasyono ile ilk birlikde eylemimiz Bonn da çocuk yürüyüşü olmuşdür.Türkiyeli ve diğer göçmen işçilerrin çocuk paralarının yüksetilmesi ve Ülkelerinde koydukları çocuklarına çocuk parası verilmesi için Yürüyüş yaptık.Yürüyüşe HDF ve Dev-Yol Devrimci işçi katılsacağını çocuk Parası komitesine bizat komitede olduğum için beldirdim.
Komitedenin başkanı Papaz Luder Wald bağımsız Almanlar ve TKP yanlısı FİDEF Yunan İtalya İşbanyol KP yanılarıda varlardı. Yürüyüşün Bonda olması için karar aldık ve çünki o zaman Federal Parlamato Bonnde ikahmet ediyordu. Başlangıçda Yürüyüşe HDF bağlı derneklerin katılacağı önerdilmişdi. Daha sonra HDF başkanı Ercan Karaklaşla konuşdük Dev-Yol Dev-işçinin büyük bir kitlesi var onuda katarsak yürüyüş çok gökremli oacağını önerdik. Ercan karakaş teklifin yerinde öldüğunda ve büyük kiitle katılımı ile yürüyüş yapmak daha iyi olur dedi.
Bu teklifi çocukl parsası komitesine görürdğumde TKP yanlısı FİDEF yanlışı Ülkü Schneider şiddetle karşı çıktı. Böylece haliyler Yunan KP İtalyan KP İşbanyol KP lilerde FİDEF yanlıları ile tavur aldılar.
Komitee Başkanı Papaz Luder Wald konuşdüm ve çok kalabalık bir grupla yürüyüe katılacağımızı söyledim. Daha sonra şöyle bir öneri getirildi diğer gruplar gözlemci olarak katılsınlar. Önerisi kabul gördü.
HDF Dev –Yol. Devrimci işçi tarafdarları
Bonnd çok kalabalık topluluğun katıldığı büyük bir yürüyüş oldu ve Alman basında çok büyük ilgi gördü.
Almanyanın tüm bölgeleriden HDF Dev-.Yol Devrimci işçi tarafdarları otobisler ile yürüyüşa alanıda girerken çocuk yürüyüşü Komıtesi başkanı Papaz Detlev Luderwald sevincinde bana dönmüp bu otüslerin tümüde yürüyüşemi geliyorlar dedighinde evet dedim.
Taner Aday (Sinan) Ruhrgebiten otubüsler tutarak cok sayida kitleyi yürüyüs icin Bonna getirdi.
Bu Dev-Yol ve Devrimci işçi için Almanyada ilk eğlemiydi. Çocuk yürüyüşü eylemind meydanıda bizim arkadaşlar ilk defa bir araya gelmenin verdiği sevinciyle Devrim andı içtiler.
HDF çocuk yürüyüşü ile devrim andının ne alakası var diye eleşdirdiler. Dahada ileriye giderk eyleme gölge düşürüldü idaşına bulundular.
Devrimci işçide bu eylemde Devrimci andı içmenin yanlış olduğunu ve öz eleşdiri şeklide bir yazı yayınlanmışdi
HDF Halkçı Derimci Fedrasyonun Disburgda Genel kuruluna katıldık. Genel kurula katılmak isdiyen diğer solcu örgütlerin temsilcileri ve başkaları içeriye alınmamışdit.Dev Yol Dev-İşçi temsilcisi Taner Akçam Türbünde verilen yerde yerini alarak konuk olarak genel kurulu izlemisdir.
Frankfurlular olarak HDF genel kuruluna katıldık ve biz ordayken Franfurtta Türk filimlerinin gösterildiği sınanma onude bildiri dağıtan Dev_ Yolcu Devişçi tarafdarı iki yolsadımız Hasan Taskin ve diger yine Hasan adinda iki yoldsasimizi MHP faşist boz kurtlar tarafından bıçaklanarak hasdaneye kaldırılmışdir.
.Bu olayı duyar duymaz Frankfurta heraket edip ve yoldaşlarımızı Hasdanede ziyart edip sihat durumlarını öğrenerek geçmiş olsdün dileklerimizi bildirdik.
Bu işin peşini burakmayıp Faşitler gerken dersi vereceğimizi lansa ettik.Hafta sonu kalabalık bir grupla Frankfurtta Türk filimlerinin oynadığı sınamanın önünde yine Faşistlerin yaptığını tesir eden bildiri dağıtık. . Faşistler kalabalığı görmüş olmaları gerkirki o gün hiç sesleri çıkmadı ve sınama önünde gözükmediler.
1978 deAlpaslan Türkeşin Frankfurta merkezi blunan MHP yanlısı Türk Federasyonu ziyaret edeceği duyumunu aldık.
Protosdo etmek için tüm sol gruplar biraya geldik. Türkeşi protosto etme eylemini kararlaşdirdik. Türkeşin geleceği Saatlarda toplu bir şekilde Frankfurta Geutleut semtinde bulunan Türk Fedarasynu önünde kalabalık bir grupla toplandık. Protosdo eylemleri başladı Türk Federasyon binasından Faşitler dışarıda toplanan gurube kötü ve çirkef şekilde el kol haraketi yapıyorlardı. Toplantıda bizim tarafımızda Dvrimc ilerici demokrat topluluğu içinde kadılarında oluşu ve o kötü hereketler bizler tarsafında hiç bir zaman kabul göremezdi. Federasyon önünde toplanan kalabalığa her ne kadar provakaya gelmeyin diyerk anos yapsakda Faşitlerin el kol hareketi bizleride tahtrik etmişdir.Binanın taban katı camlarını indirdik merdivenmlerden yukarı Faşitler doğru yürüdük.
Polis çağırmış olmaları gerkiyorki bir ada polisler binanın önünü ç ember aldı.Aynı zamanda bizlerde çember içinde klalmış bulunduk.
Böylece polisler bizleri çembere aldılar.Polis çeberinden bir türlü çıkmak gerkiyordu Park etmiş arabaları devirerk pılış çemberinden çıkıp cadede Kahrolsun faşizim Türkeş dışarı soluğanı ile yrüyüse geçtik. Her döneminde polis bizleri abloklaya aldı. Dah ha sonra bir kaç arkadaşın tutuklandığını öğrendik.
Gazteci Jürgen Rhtle birlikde Polis karakoluna giderk ifadesi alınan arkadaşları Polis kaakolundan alıp tekrar getirdik.Böylece kalabalığın taşkınlık yapmadan evlerine dağılmasını ve taşkınlık yapmadan herkesin sezi bir şekil evlerine gitmesini önerdik.Toplanan kitler verilen emire sezi bir şekilde evlerine dağıldılar.
Eylemden bir gün sonra bir gençlik evine uğradım ve gençler beni görünce dün Türk fedrasyonun önünde komisisler toplanıp fedrsyon binsinin camlarını kırdılar. Fedrasyon binasında bulunanlar korkularından aşağı inemediler ödlekler birde vatan severiz diye bağrıyorlar dediler.
.Kominişler poliosle dahi çatışmayı göze aldılar ve polisleri dahi arabaları yola yatırarak pişileri dahi ablukaya alabildier dediler.
Frankfurtta yakin Rüsselheim sehrinde Opel fabtrikasi var.Bir gün Halkin Kurtulusundan arkadaslar gece vardiyesinden cikan iscilere bildiri dagitmislar. Bunlara fasister saldirmis cok kötü dayak atmislar. Ikinci gün biz gidip bildiri dagitik. Fasitler bize dogru yaklasdilar birininelinde tabanca vardi. Ben silahdan biraz anladigim icin Gaz tancasi oldugunu anladim. Bana dogru yürümeye baslade Bizde bicak ve zopaler vardi.Elindeki tabancanin gaz tabancasi olsdugunu anlayica eline zopa olan arkadasa issaret rttim. Arkdas sütünün arkasindan dolasi ve bildigim zaza kelimesi ile pana dedim. Elindeki zopa olan arkadas fasisten beline vurunca elindeki tabancayi sikdi. Arkadas ikici kez yene pana diye seslendim ve eindeki zopayla feci sekilde vurdu. Fasit bicak yarasi yere yigildi ve olay yerinden hizlica ayrilirken arkadas Hasan Taskinin Agebeysdi Operlde calisiyordu bize dogu kim size saldirdi diye bagirdi. Hasanda Mussa Agemey bize kimse saldirmsadi hadi gitt dedi. . Diger arkadaslarda olay yerinden ayrilmislardi ve 3 aradas kalmisdik. Fasistin yanindaki arkadaslarida cil cücügü gibi dagilmislardi. oLay yerinden hizlica aytriliüp diger arkadaslari aramay cikti ver bir kaciyla bulusduk. Eylem bitmisdir diyerek evlere dagildik.
Bir gün sonra Halkin kurtulusunda arkadaslar anlatigimizda elinde tabanca olan tarif ettigimizde o azili fasit Halkin kurtulusunda arkadasi zopalayanmis. .O azili fasite nda Devrimci sidet uyguladik ve gerkeni yaptik deigimizde cok memun kaldilar.
1979 yilinda Rock gegen Recht diye Frankfurt tun
.Repstock meydaninda Almanya capinda Büyük bir toplanti oldu.
Rock Regen Recht hazirlik komitesinde Dev Yolda adina ben vardim
Toplantiya 25 bin kisinin üzerinde Almanya capinda katilim oldu.
Hazirlik komitesi toplantida konusacak kousmacilari hangi müzük grularicikacak kararlasdirdi. Toplantiya katilacak örgütlerin meydanda neleri satacaklari isdekleri dogrulrusunda karar alindi.
Dev-Yol ldan arkadaslarin Mangal yapip Türk sucugu satmasina önerisine karar baglandi.
Toplanti Cuma günü ögleden sonrsa baslayip Pazar gününe kadar 3 gün sürdü.
Bizim arkadaslsar Dev-Yol bayrsagi altida Mangal yapip Türk sucugu kizartip satmaya basladilar. Bira icen Almanlar sarimsakli kizartilmis Türk sucuguna sanki saldiriyorlardi.
Diger yerler bos iken bizim arkadaslarin Mangali basinda üc dört sira kuyruk vardi.
O hafta sonu havada cok sicak Almanlar erkekler ve kadinlar meydanda ciril ciblak olup dolasmaya basladilar.
Bizim arkadaslardan bazilari Dev-Yol bayragi altinda bu ciplaklara sucuk satmanin yanlis oldugunu söylediler. Derhal Dev-Yol bayraginin kalditrilmasini isdediler. Bende oylamaya sunalim ve oylamada ne cikarsa öyle haraket edelim dedim. Daha önce bu paranin Türkiyde devrim haraket gönderecegiz ve ihdiyaclarini gidersin diye kisa bir konusma yaptim.Oylamada satisin yapilmasindan yana cogunluk karar verdi ve böylece satisa devam ettik.
Satisi yapan arkadaslar cok sayida sucuk almalarina ragmen bu kadar sucugun gidecegini hic kimse düsünememisdi.
Cumartesi öyleden sonra sucuk bitmis ve o zsamanlar Saat 14 den ihtibarten Almanyada her yer kapanirdi.Arkadaslar ne yapacagiz diye kara kara düsünürken Büyük halde babasinin dükkani olan bir arakadasi aradim.Büyük hale gidip ve Babanin dükaninda bize yeteri kadar sucuk satarmisin dedim.Arkadas geldi ve hale gittik kapidaki bekci bizi iceri almadi. Ne yapacagiz diye düsünürken arkadas Baban dükanda evin anatarini burakmis eve girermiyoruzdedi. Bekci . düsdündü ve hemen anahtari alip cikin diye izin verdi.Dükkane girdik ne kadar sucuk paketi varsa Arabaya doldurduk ve cikip geldik.
Sucuk satan arkadaslar ve yiyecek Almanlarda daha cok sevindiler.
Hafa sonu sucuk satisindan masraflari ciktikdan sonr 17 bin DM Türkiyede devrimci haraket icin böylece para kazandik.
Frankfurtza ilk defa Dev.Yol olarak büyük pankartlar ile yürüyüse kalabalik bir kitle ile katildik. 1 Mayis meydanina Römer e girecegimiz zaman tanidigimiz TKP yanlilari kolarinda görevli yaziyor ve Sendkanin kontenjeninden ayrilip bize dogru yüprüdüler. Sizler 1 Mayis meydanina giremesiniz diye önümüze dikildiler. Bizler sandika görevlileriyiz ve sizin Römere girme iziniz yoktur dediler.
Önümüzden cekilin bir tatsizlik cikmasin yaptigini dogru degil dedik. Cekilmesek ne olacak diye bize dogru yürüyen birine arkadaslardin bir tokat atti. Arkadasi durdurduk ve 1 Mais meydanine girmek isdedik.SPD li tanidigim sendikaci sordu ne oluyor diye. Yüzlerini sakliyan TKP liler kendilerini sendika görevlisi oldugunu söyliyerk k bizleri meydana almak isdemiyorlar dedim. Ayip ediyorlar sizin meydana alinmamaniz cok yanli olur yürüyen diyerk bizimle birlikde 1 mayis eydana yürüdü.TKP li yanlilari görevliler e süd dökmüs kediler gibi geri cekildiler.
Sndika görevlilerinin konusmasi bitmek üzereydi Alman fasistleri 1 mayis meydanindaki kalabaliga saldirdilar. Fasistlerin saldirgigi yer bize cok yakin bir mesafedeydi. Arkadaslara elinizdeki pankartaki zopalari cikartin ve fasislerin kitrilmiyacak yerlerine vuralim dedi. Kalabalik ciglik atarak sagasolsa kaciyordular. .Bizim grupdan arkadaslar fasitlere saldirdik ve onlari geri püsdkürtürk fasisler gerken dersi almis oldular. TKP yanlisi sendika görevileride herkesden önce meydandan kacmislardi.bizi meydana almamis olsalardi Fastlerden cok iyi bir dayak yiyeceklerdi.
1 Mayis medaninda bulunan televiziyor forafcilar devamli cekim yapiyorlardi.
Malta Rauch diye bir gazteci ve filim yapimcisi beni arada. BUlusmamioz gerkiyor dedi ve verdigi yerdfe bulusduk. Tolantiya esi Eva Rauchla birlikde gelmislerd. Biz 1 Mayis meydanindaki cekimleri filim halinde yainliyacagiz birlikde bakalim dediler.
Benimde icinde oldugum arkadaslari ellerinde sopalar ile fasitlere saldiriyorduk. Malta Rauch taninmis simalari filimden kesdrelim dedi. Böyle olacagini bende dogru buldum ve taninmis arakadaslari filimden kesdiler.
Eva Rauch ile bir gün oturup filimdfen taninmis simaari kesdik ve konusulan Türke sözleri rercvüme etti ve Eva yazdi.
Böylece 1.Mayis daki fasitlerin saldirisi malta ve Eva Rauch yainladilar.
Almanyanın büyük şehirlerinde Devrimci İşçi dernekleri kuruluyor ve Devrimci işçi gaztesi peryodik olarak yaınlanıyor. Kısa bir sürede Devrimci İşçi Almanyada ve Avrupada örgütlenmeye başladı. .
Örgütü temsilen bir arada olan arkadaşlar kendi bölgelerinde örgütlemeye yaşama geçiriyorla. Çok sayıda Yurdışına Türkiyeden Dev Yol sempatizsanları yurdışına çıkıyor.
Çok sayıda Dev-Yol cunun yurdışına çıkması bir yandada bizleri düşündürüyordu .
Alzay diye küçük bir kasabada bizleri aradılar bizler Türkiyeden gelen Dev- Yol sempatizanları olarak yutdışına çıktık.Drnek kuracağız dediler Azay gibi küçük bir kasabada 80 kişiyle Dev-işçi derneğini kurdu.arkadaşlar dernekde aktif olarak görev alıp çalışmaya başladılar.
Bu drum bizleri sevindirirken bir yandada Dev-Yol sepatzianlarının çıkışları kafamızda soru işaretlerinide bereberinde getirdi.
HDF halkçı Devrimci Federasyonu zülfü Lİvaneli ve Selda Bağcı ile Almanyanın çeşitli şehirlerinde konserler düzenledi.München ve Frankfurtada konseri bizler düzenlemeyi karar verdik ve HDF li yöneticiler ile konuşdük ve olumlu karşıladılar.
Frankfurt ünüvesitesi salonunda zülfü Lİvaneli ve Selda Bağcı ile bir konser yaptık. Konsere büyük bir kalabalık kitle katıldı.O zaman Zülfü Lİvaneli ULaşa Ulaş Ulaş Benzeridi Güneşe.Ulaşın elinde mavzer mavzeri Türkiöyeye benzer bizimkile böyle olur bizimkiler türküsünü söylüyordu.geceye katılanın çoğunluğu Dev-Yol Devrimci işçi taraftarlarıyd.Zaman Zaman Zülfü Lİvanelinin Türküsünü bölüp Mahir Hüseyin uLaş kurtuluşa kadar savaş soluğanı ile salonu inletier. Her ne kadar zülfü livsaneli rahatsız olsada kalabalığa saygılı bnir şekilde dutrumu idare etti.
Şehirlerde kurulan Devrimci işçi derneklerinde politik çalışmanın yanı sıra Kültürel çalışmalar Tiyatörü gruplar Kro ve foluklar çalışmalarıda yapılıyordu.
Ömer Polat o zamanları Bonnda Türkiye büyük elçılg dursun Akçamı Adnan Binyazar taner Akçamı ziyaret etmişdi. Ruselheimda bizim arkadaşlar bir gece hazırladılar Gecede ömer polatın yazığı Ala dağlı Miho T iyatronun oynuyorlar. Birde Komuz var.
Ömer Tiyatröm eksikleri ile birlikde iyi olmuş dedi.Koro dan çok ilkel sesler çıkıyordu ve böyle koruyu hiç ziyaret etmedim dedi
Oörgütlenmemiz icin Taner Akçam arkadaşa tümm bölgelerde derneklerde Faşizim ve diğer içerikli seminerler veriyordu ve çok kalabalık kitleler katılıyor.
Wiesbadende Taner Akçam Faşizim üzerine bir seminer verirken partizan yanlı arkadaşlarda katıldılar.Partizandan bir arkadaş soru sormak için söz isdedi ve soru sormadan ikinci bir seminer vermeye başladı.
Taner Akçam size bir fıkra anlatayım dedi istanbula da Trabuzonli bir laz , Adamın . öldürdürmüş tgekrar Tabuzona kaçmış
Lazın adam öldürdüğü meydana çıkınca lsazı yakalayıp istanbulda hakim karşına çıkarmışlar.hakim Laza siormnus adsamı nasıl oldfurdun diye.laz trabuzundan çıkdim kayuğa bildfim dEnizde dolasum dolaşdüm karaya çıkdim demiş.hakim gel gel İstsanbula gel demisd.lsaz he uyanık gelemki beni asasuin demiş. Partizanlı arkdaşa Taner gel gel istanbula gel dediğini kahkalrar yükseldi.
Taner Akçamın bir süre Fankfurta bereber kalışımız Frankfurtaki örgütlenmeyi dahada güçlendirdi
Aschffenburg sehrinde tümünün isci oldugu kalabalik Dev.Isci dernegi vardi
Taner Akcam dernekde Fasizim üzerine seminer vercekdi ve bereber gittik. Seminer basladi ve cok sayida bir isci kitlesi dernek lokelinde hazir bulundular. Semine basladi Taner atesli atesli Fasizim üzerine konusuyordu ve iscilerden bir ayaga kalti bende tuvalete gidecegini tahmin etmisdim.Dernek lokalinin bir köseine cekilde sejdiyesini acti ve namaz kilmaya baslsadi.Taner bana ben Taneri baktik ve gülümsedik ve hic bir sey söllemdik.
Nanazini bititren vatandas tekrar gelip yerine oturdu . Fasizm seminerini diksatlice dinlemeye basladi.
Seminerden sonra dernek lokalide biraz konusduk vatandasin soyal demokrat görüsde biri oldugunu söylediler. Dev:iscinin tüm eylemlerine katilip birlikde haraket ediyormus
Celal Işık ve benimde Hessen oluşumuz ve 12 kişilik dar kadroya layık oluşumüuzle örgütün merkezi aldığı kararları zamanında tabana bilririrdirek
Hessen bölgesinde Frankfurta öğrenci ağırlıklı örgütenmemiz ve diğer şehirlerinde işçi ağırlıklı örgütlememiz tan buluyordu.
Öğrenci arkadaşları Hessen nin diğer şehirler örgütlemek için gönderiyorduk. Fankfurta süreç içinde sackşahhausuda Erzincanlı Kürler içinde geniş tabanlı örgütlememiz oldu. Diğer şehir mintikalarıda taban kazandık ve dernekde göçmenlerin her türlü sorunları ile ilgilendik. Böylece kitleler ile olan diyolioğumuz güçlenmişdir.
Avrupada Dev_yol ve Dev işçi örgütlenmesi kitlelerin desdeğini i alarak çığ gibi büyüdü.
Ayı zamanda arkadaşların Alman partileri içine girip politika yaparak örgütlenmemize ver Türkiye devrimci haraketine yararlı olmalarını söyledik.
Ben Yesillere üye oldum ve aynı zamanda 1995 yeşilerin Hesen eyaleti için adaylığımı koydum. Oturduğum Bockeheim direk adaylığıma parti onay verdi.Lisdenen gerilerden yer aldım.
Yoldaş Turgut Yükseli SPD den bir dönem Şehir Parlamsatosu ve daha sonrada 2 dönemd Hessen Eyalet parlamantosu vekiliği yapıyor.
Yoldaş Cemal Bozoğlu Ausburg dan yeşillerden iki dönemdirli Eyalet parlamanosunda milert vekiliği yapıyor.
Örgüt toplatısında Türke dayanışma Kmıteler kurulmasına ve birde Almanca Türke info çıkarılmasına karar verildi.
Ayi zamanda arkadaslarin alman partileri icine girip politika yaparak örgütlenmemize ver Türkiye devrimci haraketine yararli olmalarini söyledik.
Ben Ysillere üye oldum ve ayni zamanda 1995 yesilerin Hesen eyaleti icin adayligimi koydum Oturdugum Bockeheim direk ayligima parti onay verdi.Lisdenen gerilerden yer aldim.
Yoldas Turgut Yükseli SPD den bir dönem Sehir Parlamsatosu ve daha sonrada 2 dönemd Hessen eyalet parlamantosu vekiligi yapiyor.
Yoldas Cemal Bozoglu Ausburg dan yesillerden iki dönemdirli eyalet parlamanosunda milert vekiligi yapiyor.
.
Türkei komitelerinin sadece Dev-Yol ve Derimci İşçi tarafdarlarıyla degide Türkiye devrimci haraketiyle dayanışma içinde olan herkesle birlikde hiç bir idolojik çıkar gözetlemeden kurulmalıdır. Her ne kadar inisatifi Dev.-Yol Devrimci işçi tarafdartları almış olsada bağımsız haraket edilmelidir düşüncesi ağırlıkdaydı. Dev-Yol Dvrimci işçi tarafdarlarının inisatifiyle Almanyanın büyük şehirlerinde Türke komiteleri kuruldu. Nicaragua ve Elsalvador komitelerinde olduğu gibi Almanlsarında ağırlıkde olup Türkiye devrimci haraketi ile dayınışmayı sağlamaları ve geniş kamu oyu yaratarak Türkiye devrimci haraketi ile dayanışma sdağlamakdi.
Frankfurta uzun bir zamandan beri yaşadığım ve Alman soluyla çok iyi bağlantılarım olduğu için Tutrkiye kopmıtesini kısa bir döneemde yaşama geçirdim.
Kısa dönemde bazı şehirlerde Türkei komiteler kuruldu ve merkezi toplantılar yapıldı. Merkezi toplanmtılarda Helmut Oberdigen Müzefer Tolalı yeri gelmişken selamlar olsun ve aramızdan erken ayrılan Helmut Oberdiğin yıldızlar yoldaşı olsun diyorum. Türkei komiteye çok faydası dokunan ve Aramızdan ayrılan gazeteci Yazar Jürgen Roht unda yıldızlar yoldaşı olsun. Frankfurt ve merkezi komitede yer alan Uli Nİbağal Sabine Krihammer Y ağmur ve diğer komite üyeleriede selamlar olsun.
Türke komiteler şehirlerde çok iyi dayanışmay örnekleri vermisdir Frankfurt Türkei komite sadece Türkiye devrimci haraketiyle dayanışmayı sağlamakla kalmadı . Aynı zamanda Almanyada yaşıyan göçmenler ve sığınmacılar konusundada dayanışmayı göçmenler sorununda ele alınmışdir.
Türkei İnfoda Türkiye devrimci haraketiyle dayanışma yazılarının yanı sıra politik içereikli tahlil yazılkarı yaınlandı. Aynı zamanda Göçmenler ve sığınmacılar konusunda içerikli yazılar yaınlanmasında vesile olmuşdür.
Komitelerde Dev-Yola Devrimci işçiye yakın görüşleri savunan kardeş örgütlerde yerini alması için çaba gösterilmişdir.KB komistische Bund çıkardığı Arbeiter Kampt dergisinde komite üzerin yazılar yaınlanmışdir. .İranlı Halkın Fedayileri Almanya tarafdarları amalyadsaki Chili li MİR Nİcaraugada Sandınsalar Almanya tarafdarları İtalyalya da Lote to Cntino Almanya tarafdarları. İle dayanışma içinede olunmuşdür.
Türei komoiteler vastasıyla Alman solu ve demokratları Türkiyedeki Dev- Yol haraketini ve Almanyada Devrimci İşçi haraketini yakınen tanıma imkanı olmuşdür
Dev Yol ve Dev-İşçi Almanyada göçenler ve sığınmavcılar sorunu konusunda tutarlı ve kalıcı teoriler üretmişddir. Türkiyede 1980 yılında faşist Kenan evren cuntasının dünya kamu oyunda tesir edmisdir.türkiyde tutuklanan sendikacılar demokrsatlar ve devrimcilerinn sei olarsak dünya ksamu oyunda tesir etmişdir.
Türkiydeki insdan haklarının çiynenmesi isdgencden gecirmeler Kürt halkı üzerindekio katmeri sömürü ve baskıyı dünya kamu oyunda teşhir etmişdir.
Avrupada örgütlende hızlı bir şekilde yükselirken
1980 yılında faşist Kenan Evre cuntası Türkiyede baş geldi..Türkiyde çok sayıda devrimci sosyalisleri sendikacıyı tutuklatıp zindanlarada işgencel yapıya başladı. .
Avrupada bizler düşen görev yurdışında Türkiye devrimci haraketi ile dayanışmayı sağlamakt.Bir tafdanda Fasit cuntayını Avrupa kamu oyunda tesdhir edip Ülkede iyiden güzelden yana her şeyin yok edildiğini dünya kamu oyuna duyurmak gerkiyoprdu. .
1980 Türkiyede Kenan Evren cuntasindan yurtisina cikak zoriunda kalanl arkadaslar varlsar.Alman arkadfaslar baslsangicta bir kac kisiye pasaport yaptilar.Bizim arkadaslsardan birinin bu pasaportlari yapomasi gerekir dedik.bir arkadasi Alman arkadaslara götürdüm hayir bu atrkadas bunlari yapamaz ve yapsa bile yüzüne gözüne bulasdirir.Almanlarin tabiri uile Angeber yani palavarci bir dediler.
Aydini götürdüm ve baktilar bu arkadas bu is cok uygun ve elinden cok iyi isler geliyor. Bu isleri cok iyi yapar ve palava atmaz ve düzgün bir kisilige sahip dediler. Aydin cok kisinin yakalanmasina engel oldu ve cok kisiyi yurtdisina cikarti.
Aydin daha öncede Isvicreye devlet Balet grubu ile yurtdisina cikmisdi.Frankfura Taner Akcamin yanina geldiginde orda onun ile tanisdim.Bir birimizi sanki yillardir taniyormus gibi cok iyi arkadaslik kurduk,Bir klac hafta Frankfurta bereber kaldik .Tekrar 1980 de yut disdina ciktigindad birlikde olduk.Hanimida yurtdisina cikmak zorunda kalmisddi cikd ve 3 ay bizim evde ki.Benim hanimla Aydin ve hanimi ile cok iyi anlasirlardi.Hanim Sabine sorurdu Aydin ne yemek isdiyorsun dediginde Aydin Hächen kelimesini ögrenmis ve Hänchen derdi ve gülüsürdük. O benim kadresimden daha cok sevdigim bir arkadasdi Gelsenkirvhen tolantisinda bizler salonu terk ederkeen benim arkam sira geldi ve sarildi senin ile yoldasligimiz kiyamete kadar gidecekdir dedi.
Onu kayip etmenin üzüntüsünü hala cekiyorum.Aydin sen rahat uyu bundan sonra yoldas yildizlar olsun.Seni hic unutmadim ve unutmuyacagim.
Dev İşçi olarak örgüsel olarak karar Aldık tüm şehirlerde Türkiye cumhuriyete konsolosluklarına gidip orda Türkiyedeki Kenan Evren faşist cuntasını tashir etmek gerktığını söyledik. .
Frankfurta hemen Türkiye konsolosluğun gidip Dev-Yol bayrağı atltında protoşdümüzü yaptık. Konsolosa işini yaptırmak için gelen vatandaşlarında çoğunluğunu tanıyorduk ve bize sepatiyle bakarak bizimle birlikde Faşist Kenan Evren cuntasını kınadılar. Almanyanın diğer şehirlerindede arkadaşlarımız Türkiye konsolosluklarına gidip Kenan evren Faşist cuntasını kınadiler. Cuntanın yüzünü Avrupa kamu oyonda çalışmalar için yoğun bir çalışma içiner girildi. Türkay komitelere burada büyük görevler düşdduğu için cuntayı kınamak için kolları sıvadılar.
Öğrüt Türkiyedeki Hapishanede tutuklular için dayanışdma içinde örgütesl olarak Avrupanın büyük şehirlerinde açlık grevlerine başladık.
Frankfurta tanıdığım papaz Conradt Çolla ile konuşup ve kilisede açlık grevlerine başladık.Polis gelir de sie buraya nasıl girdiğiniz diye sorsa kilisenin kapısı açıkdi ve içeri girip Türkiyedeki cuntayı kınamak için açlık greci yapıyorsunuz dersini dedi. Bir süre sonra polisler papaza telofon etmesi gerkiyorki birlikde geldiler. Buranda sorumlu kim diye plois sorduğunda ben öne çıkıp ve benim dedim. Buraya nasıl girdiniz diye sorduğunda daha önce papazla anlaşdiğimiz gibi kapı açıkldi girdik ve açlık grevine başladık dedim. Polis papazuşa dönüp şikayetcimisini diye sorduğundsa hayır bir kaç gün kalsınlar ve daha sonra belki başdka bir yer buluirlar ve kalsın deen çıkıp giderler dedi.
Açlık grevine baladık ve bir yandan açlık girev beri yandadan açlık gervini organiza ediyorum.Diğer şehirdeki arkdaşlar ile devamlı irtibat halindeyiz. Frankfurt Türkei Komitee Uli Nibegal Sabnine Kirijhame Yağmur.jürgen Rhot Kemil Taylan ve diğer komite üyeleri aktif bir şekilde çalışıyorlar. Açlık grevinin 22 çi gününde midem ağrıdı ve devamlı çalışdiğim için arkadaşlar benim açlık grevini sonlandırmamı isdeiler.Benim için narkada zor olsada açlık grevindeyken burakmam çok zor olsada burakmak zorundim a Diğer arkadaşladan 56 gün açlık grevi yapanlar ve çok bitkin olanlarda oldular-.Açlık grevinde bir kaç gün zorluk çekiyorsun daha sonr alışıp ve uyku uyumamaya başlıyorsun. Devamlı oyun oynayı şarkiler söyliyerk günler geçiyordu.
Hiç bir şey yemeden sadece şekersiz çay şu ve ayran içe bilioyordun.
Almanya çapında açlık gervler Almanyada büyük bir klamu oyu yaratık. Yurdisinde mücadele veren sadece biz değildtk 1971 Yınında Chilide cunta başa geldiğinde yutdışına çıkan Chlidede İranlı Öğeri birliği CİSNO irasnda şah rejmıne karşı açlık grevleri yapıp prototolar yaptılar.
Bunların ne faydası olduyor diye sorulduğunda sadece Almanyada kamu oyu yaratıla biliniyordu..Diyeletklit olarak çelişgi içdedir Dış çelişki iç çelişkiyi az harakete geçire bilir. Buna oto dinamikz diye tarif edile bilir. Ülke içinded faşist rejimolere karşı mücadele verilmese dış çeliksi fazla yararlı olamıyor. Bir süre sone herşey unutularak yaşam normala dönüyor.
Avrpada cuntaya karşı mücadele devam ederken Türkiyeden faşist Kenan evren cuntasında Yunanistana Suriyeye ve Avrupaya çıkan çok sayıda Dev –Yolcular çıktiler. Cuntaya karşı başka boyutlarda bir şeylerin yapılması gherkiyordu.
Daha önce yurdışına çıkıp avrupada Dev –Yol Devrimci işçi örgütlemesinde örgütleyici dneyimli Taner Akçam ve bir kaç kişi Suriyeye gidip birleşik halk cepası kurmak için Abdullah Öcalan Mihri Benli Teslim Tör ile buluşdular. Suriyede birlersik hal çepesi kurup mücadeleye devam startı verdiler.
Dev-Yol Devrimci işçi avrpada PKK yanlıları ile BİR KOM – kurduk Kürt haraketi Avrupada yeteri kadar örgütlemesini tamamlamamışdi. Devrimci İşçi adına Faruk Yüksel
Faruk Yüksel Uzun dönem Türkiyenin tüm yerlerini dolaşamış ve örgütleme yapmış.
Devamlı dolanıp ve bir yerde faza kalmıyark temamen pişkolijisi bozulmuş ve bazı değerler önem vermezdi.
İbrahim Svimli birkom temsilciliğinin kendine verileceğini tahmin ediyordu. DEvrici ahlaga sigmiyan Faruk Yüksele karşı devamlı ön yargıyla haraketeder ve sağda solda onun deli olduğunu söylerdi.Faruk ayaklı bir kütüphane ve konuşmasını çok iyi becern biriydi.
PKK yani kürt haraketi adınada Çetin Uygur BİR KOM temsilcileri olarak Avrupadsa örgütlenmeye başladık.Klon Eber Platz da birlikde büro tutup ve çalışmalara başladık. . Dmokrat Türkiye diye bir gazte çıkartıyoruz-
Türkiyede cuntayı kınamak için Frankfurtta TKP dışdında tüm sol örgütler bir araya geldiler.
Cuntayı kınamak için tüm örgütlerden birer kişi alınarak bir yürüyüş komitesi kuruldu.
Yuyuş komtesinin görevi yürüyüş izini almak ve kararghini atılsacak soluğanlarını tesbit etmek.
Yürüyüş izini alındığı sırada Yılmaz Güneyin Fransaya çıktı haberi duyuldu.
Yürüyüş komiztesi Yılmaz Güneyle irtibata geçip ve yürüse katılıp sonunda konuşmacılar arasında Yıklmaz Güneyinde konuşmasını sağlamaktı.
Yürüyüş çalışması ve propgandası yapılırken Yılmaz Güneyinde yürüyüşe katılıp ve konuşma yapacağı söylenildi.
Böylece yürüyüşe çok sayıda kitlenin katılsacağı yürüyüş çalışmalarından çok önceden belli oluyordu.Yürüyüş kontnjanı başladığınd 40 bin kişinin geldiğini devamlı yürüyüş boyuva söylediler.
Yürüyüş kontenjanıdan sonra mitiğin yaypılacağı alana gelindiğinde kalabalık dahada çoğalmış ve herkes Yılmaz Güneyi bekliyordu.
Yürüyüş komitesinden bir sözcü Almanyanın Yılmaz Güneye vize vermediğinden dolayı yürüyüse katılamıyacağini söylendi.Kİtle hayel kitrikliği yaarken hep bir ağızdan Almanyanınm yaptığını yuh sesleri ile kınadılar
Dev-Yol Dev- .İşçi örgütlemesinde Türkiyden 1980 yılında cuntadan sonra yurtdışına çıkan arşakadaşlar Avrupayı tanımıyorlar ve Türkiye metot ve yöntemiyle haraket ediyorlardı.
İbrahim Sevimli (Ali Dayı) Dev İşçi peryodik olarak yaınlanması için derginin mütvağında çalışıyordu. Dah önce Dev –İşçide Taner Akçamın görüşlerimiz yazısı yaınlanmışdi. İbrahim Sevimli yazıyı değişdirip sağını solunu kırparak kendi yazısıymış gibi getirdi ve yaınlanmasını isdedi.Ben buna şiddele karşı çıktım bu yazıyı böyle yaınlıyamayız dedim
Faruk Yüksel uyanıklık yaparak Ali dayıyının gülüç duruma düşeceğini anladığı için yazının yaınlanmasına ihtiraz etmedi.
iinci toplsantida Taner Akçam Suriyeden gelmişdi .Dev –İşçide yaınlanan yazıyı okumiş ve toplantıda bana dönüp arakadaş sen neden böyle bu yazıyı sormadan kafasını gözünü kirparak yazıyı yaınladın dedi. Faruk Yüksel Ali dayı devreye gir dediynce Ali dayı öksürerk devreye gird.Söyliyecek hiç bir söz olmsadığı için yani yani diyip durdu.
.Tanerd Akçam arkadaşlar bu yazıyı Dev-İşçide yaınladık kitleler tarafında pek alısilmadi ve yahuta da tam manası ile özünlenmedi diyip yazının orjinalini tekrar yaınlıya bilirdiniz dedi.
Türkiyeden gelen ibrahim Svimli ve bir kaç arakadaş Avrupayı tanımıyorlar.Türkiyedeki meto ve yöntemle haraket ediyorlar.
Türkiyden 1980 den sonra yurtdisina cikan arkadaslara sizler gövenizle Almanyada yasarken düsünceniz ile Türkiyede yasiyorsunuz deigimizde
.Bunu kabul etmiyorlar ve bun hakaret olarakda algilayanlard . Türkiy devrimci haraketi nerde olursak olalim orda örgütleriz diyorlar.
Yasamis olduklari ülkenin dilini kültürünü ve toplumsal yapisin hic bilmedikleri icin toplumun icine dahi germiyorlar.
Sadece kendi Türkiyedeki örgütleme metot ve yöntemiyle haraket ediyorlar.
Iclerinden bir bizlere dönerek sizler uzun yillardir burda yatmisiniz ben olsam telofon rehberini alip Türkiyelilerin adresina gidip Dev.Yol icin para toplarim dedi.Ben ona sen omuzunda düsünek kafa tasiyormusun dedim. Seni hemen polis cagirip ve eline verirler-.insan yasamis oldugu toplum onun bilinc seviyesini belirler. Burdaki insanlar burda yasadigi icin burda zile basilarak Dev.Yola para topluyorum dersen seni cok acayip karirlsar dedim.
Defalarca bir kaç arkadaş – bu gidişatın pek içaçıcı olmadığını örgüte zarar verdiğini dile getirdiysekde arakadaşlar kendi bildiklerini okuyorlardı.
Bu tartışmaları örgüte zarar vermeden düzüğün bir metot ve yöntemler yeniden örgütsel yapımızı tartışalalim önerisinde bulunduk. . Türkiyden gelen arkadaşlar bizleri diğer örgüt üylerine karşı kafamızın karışık olduğunu söylerlermiş. Her zaman yenilgi dönemlerrinde böyler arkadaşlar çıkarlar ve kafaları karşık olduğu için örgüte zarar verirler derlermiş.
. Faruk yüksel celal İşin ve ben görüşlerimiz diye bir kaç sayfa bir yazı hazırladık. Yazıyı diğer şehirlerdeki arkadaşlar gönderek geniş çapda bir tartışmayı yapalısin dedik. Gelsenkirchen de tüm Dev-iscinin kitlesinin katilacagi bir tolanti düzenlendi.
Tolantiya gelirken Taner Akçam o zamanlar Suriyede olması gerktigini biliyorduk. Toplantıya Taner Akçamda geldi.Tanner ile toplantı öncesi uzun bir konuşma yaptım.Benim getirdiğim eleşdiriler haklı yönler var ve toplantıda konuşma bunu başka bir yöntem ve metotla çözelim dedi.Faruk yüksel ve Celal Işıkla Tanerin önerisin söyledim arkadaşlar bu Türkiyeden gelen arkasalar ile yaptıkları ötrgütsel yanlıslari kitle önünde tartrisacağız dediler.
Tartismasak bunlar dahada ileri giderek örgüte zarar verirler ve örgütü dagitirlar deiler.
Toplantıda görüşlerimiz diye hazırladığımız yazı içeriğinde üçümüzde konuşdük. Toplantıda Türkliyeden gelen kendileri örgütlemede yetersiz oldukları halde bunu anlamıyacak derecede kulaklarını her şeye kapatıyorlardı. Ibrahim sevimli bizler konusurken devamli yerinde durmuyarak arada sirada bizlere laf atiyordu.
Knusma esnsasinda podyuma da oturan dönerk bu kafalar örgüte zarar verirler dedigimde ibrahim Sevimli yine cikeflesi ve söz atmaya baslsadi.
Puyumda Taner Akcamda vardi onu asla kasetmedim cunki onunla aramizda hic ayrilik de degisik düsünmüyordum. Bunu Darmusdat da bulusdugumuzdada kendine söylemisdim.
Bizler konuşdkdan sonra toplantıyı terkt etmemek zorunda kalınca yuhlamalar başladı.,Taner Akçam ayıpo ediyorsunuz bu aradaşla bizim artkadaşlar birlikde uzun yillar calisdik ve bu gün birlikde calisamiyoruz deikleri için hemen kötümü oldular.Et kemikden ayrılıyor ayıpmayin günah ayiptir yapmayı öyle diye diğerlerini azarladı.
Bizlerde aceleci davranıp toplantıyı terk ettik ve bizim gibi düşünen arakadaslari daha sonra yanlız buraktığımızı anladık.
Kürsat Timirogluyla cocuklugumuzdan beri tanisiyordu.
Yillar sona Hamburgda Ayse Danisin evinde karsilasddik be aradan yillar gemisdi ve ikimizde koca adamlar olmusduk.Konusma esnasinda Kürsata sordum Veci Timmir oglu diye bir hocsam vardi.Seninde soy adin Timmiroglu bir akrabaligin varmi diye.O benim baba diyince sen ozaman benim cocuklukda tanidiogim Kürsatsin deiy sarildki bir birimize sarildik. Kürsat gercekden korku bilmiyen cesur yürekli atilgan bir deli kanliydi.Biz Gelsenkirchen tolantisinda salonu terkederken ayaga kalti ve Cuma ile Hasani devamli barisdirmaya calisdik ve bu gün birlikde salonu terkediyorlar dedi.
O güzel insanin kahbece öldürülmesi hala zihnlerimizde gitmiyor
Seni kahbece vuran hain bu gün cezasini cekiyor,. Sen rahat uyu ve seni yüregimizde kalbimizde yasatacagiz güzel insan.
Daha sonra Darmıştadsa Taner Akçam ile bir araya geldik tekrar içerikli konuşmalar yaptık.-. Bizler bir süre haraketin dışında kallmanın daha doğru oldugunu ve bekleyip göreceğiz dedik.
Amacimiz kesinlikle yeni bir grup kurup yeiden örgütlenmiyecegiz.Bir tartisma baslatik seninde bildigin gibi tartisma yönet ve metod olarak cok yanlis ve bazi arkadaslarin sekder tavurlari ile yanlisanlasildi. Amacimiz asla örüte zarar vermek degil tam tersi yanlis gidisata karsi ciktik. Türkiyede Dev Yol Merkez komitesi tutuklanmis arkdaslar sanki hic bir sey olmamis gibi kendi sevdalarinda haraket ediyorlar.Kücük burjuva anlayislari kendileri liderlige oynuyorlar burdaki Dev-Isci haraketinede darbe indiriyorlar. Bunlarin hic bir siyasi olarak burdaki örgütlemeyi örgütliyemezler ve örgütü dagitirlar dedik.
Türkiyden gelen arkadaslar ve Ibrahim Sevimli onlarin yanida kendini dev aynasida ve üsdün görüyordu. Bizlerin nezlinde siyasi olgunlugu ve birkimi olmuyan ve bizlere birseyler verecek durumda gegildi.
Bizlerin bir dönem örgüt disinda olmamiz fikrini Taner Akçam pekde memun olmamasına ragem anlayışla karşıladı. Türkiyeden gelen İbrahim Sevimli ve arkadaslari devamli avrpada örgütlemeyi yeteneksik olmalarina ragmen biz variz diyep ögünün liderligine oynuyorlardi. Genelikle Ibrahim Sevimli yeteneksiz olmasina ragmen ben buna soyunurum diye kibirleniyordu. Dev Isci ötrgütü ileriye götürce ne birikimi vara nede kitleler güven vern bir kişdiliğe sahip değildi.
DEv-Yol Türkiyede merkez komite yakalanmış örgütsel yapı darma dağan olmuş Bu halde Almanyada Sevimli alt agizli aslan olsa örgütliyemezdi .
Dev -Isci haraketidnide örütliyemiyecek kadar birikimi olmuyan veAvrupadaki toplumsal yapilari tanimiyor.Türkiye yöntem ve metodu ile haraket ediyor ve örgütsel yapi dagiliyor Dev-Isci örgütlenmesi dagilirken sorumluluk dahi almadan bunun arkasinda kaldigini keni yeteneksizligini dahi göremiyordu. r.
Insan kafasini iki elinin icine alir ve neyi yapa bilirim ve neyi yapamam diye bir muhkeme eder. Türkiye ve ´Kürt solunda bu hastalik hicv bir zaman neyi yaparim neyi yamsamam düsüncesi agir basmamisdir.
Ibrahim sevimlide bunun örnegin acik olarak kendini disari vere biliyordu.
Süreç içinde Taner Akcanm ve etrsafındaki bazı kişilerde İbrahim Sevimli çevresi ile kirli csamaşır bölüşmeden biraz geriye çekildiler.
İbrahim Sevimli de hiç bir birkimi olmuyan ve kendi devamlı merkeze koymak isdiyen çok yeteneksiz zayıf bir kişiliği sahipdi.
Önderlikden mahrum olan Dev işçi süreç içinde dağılmaya yüz tutu.Bir kisim Devrimci işi tarafdarları Alevi örgütlenmesinde yer akdilar. . Alevi derneklerini kitlesini oluşdürdular.
Kürt köklenli olan bir kısmıda arkadaşlar Kürt haraktinde yerini aldılar. Bir kism,ida hiç bir tarafa gitmiyerek günlük yaşamını sürdürmeye devam ettiler.
Bir kısmıda Sol parti içinde yeraldılar Sol partide Avrupadsa bir varlık gösdrmedi ve herşehire tek tük kişiler devam etse hiç bir varlıkları yok denecek kadar azdır. Bu sürecde arkadaşlar bir birlerine karşı şidet eylimi olmadığı için ayrılıklarda hic şiddete baş vurulmamışdir. Buda haraketin insanlar bunu öğretriği için öylede haraket edilmişdir.
Dev-Yol Dev-İşçi örgütlemesinde Avrupada çok sayıda yoldaşla tanışdim ve birlikde mücadele verdik.Örgütlemede tüm emeği geçen ve şimdi aramızda olmuyan yoldaşların mücadelesi önüne saygı ile eğilirim.
Dip Not
Faruk Yüksel ibrahim Sevimliyi kayıp etmiş bulunuyoruz.yıldızlar yoldaşıları olsun.
Devrimci haraketen ayrıldıkdan sonraki yasaşmım üzerine kısa bir bilgi
Çok sevdiğim ve anlaşdiğim yoldaşlarımla hiç bir zaman kontağı kesmesuim.Hiç kimseye kin beslemedim ve oldukları gibi kabulenip yaşamlarında başarılar diledim.
Taner Akçamın Ermeni Soy kırım üreine çalışmalarını içtenliklerim ile başından beri desdekledim.
Tarihimizle bizleri yüzleşdiren selamlanması gerken çok iyi bir çalışma yapıyor.
Frankfurt Goeth Ünüversitesinde siyasi BIlimler okudum Mainz ünüversitesinde bir kac sömetiride gazte cilige devam etti
1980 yilinda diploma tezimi Kür tarihinin baslangictan 1923 karad olan zamanini yazadim.Kürt tarihini yazarsak Ermenileri ve 1915 1916 yillarinda Ermeni yapilan soy kirimi üzerinede yaznmamsak yanlis olurdu. 30 sayfada Ermeni soy kirimi üzerine dilamamda yer verdim.
Okul yilarimda Akademische Ausland Amdt burs alarak Yabanci ögrenciere rehberlik yaptim Almanvatandasligina gectikden sonra almis oldugum bursu geri ödemek zorunda kaldim.Burs alanlar ülkelerine gidip ve Almanyada ögrendigini kendi ülkemde uygulamak zorunlugu vardi.
.Türkiyeye hükümeti benim pasdaportuma el koyup uzatmayinca politik nedenden dolayi dönmenin cok tehlikeli oldugunu bildigim icin dönemedim
. Daha sonra . Fremden Pas aldim ve ile Almanyada bu pasaportla 10 sene kala biliyordum. Almanyaya siginma yapmak zorunda kaldigim ve Zirendorf da ilticam kabul edildi
Daha sonra Alman vatansiligini almak zoruda kaldim. Türkiye beni Türk vatadasligindan cikartmadigi icin cifte vatada olarak kabul gördüm.
Türkiye sinirlar icinde Türk vatadasi sayiliyorum Türkiye bilincli olarak beni vatanaslikdan cikartmadki ve .bir gün sayet geri dönersem kolaylikla tutukluya bilsinler.
Yut diusindfa askerligini yapmiyanlar ve cagrildigi zamanda gelmiyenleri vatadaslikdan cikartyorlardi. Beni bilincli olarak cikarmadilarki dönersem tutukluya bilsinler.
Okul bitikden sonra 10 Yilm Frankfurt sehiridaresinde genclik daytrsinde pedogoji uzm,ani olarak calisdim.
. Daha sonra Frankfurta Tan Agentur diye bir reklam ve medya ajansi kurdum.10 yilda orda Ajansda Türki ve Kürt isyerlerine rehber kitabi cikartim.Medyaya cesitli yazlar yazmaya basladim.
Hüriyet ve Sabah gaztesinde söz sizin köseinde cok sayida yazilaim yainlandi.
Alman basinda Frankfurter Rundschu Türkiye üzerinden Suriyeye giden Göcmen genclerinin Türkiyede Gazantep yakinlarinda Kaplarda 3 ay egitimden sonra Suriyeye IŞİD saflartinda savasmaya giden Türk ve Kürt gencleri üzerine arasdirma yaptim ve cok sayida haber yaptik.Türk ve Kürt ailelerini tanidigim icin genlerin aylelerine haber vermeden ayrilip suriyeye gidisleri hakinda yeterince haber ala biliyordum.
Tage Zeitugunn Frankfurt temsilcileriyle birlikde calisdim.
Femden info diye Almanca olarak uzun dönem göcmenler ve ilticailar knusunda bir dergi cikartim. Dergi Frankfurt sehir idaresi tarafinda 27000 DM ile finansa edildi daha sonra bazi kendini bilmez kisiler tarasfindan önüne ayak bagi oldular ve sehir idaresi parayi kesdi. Buna ragmen dergiyi yainlamaya devam etik.
Bir süre aradsan sonra dergiyi internet sayfasi olarsak cikartilioyor.Günde 15 - 20 binin üzerinde kisi tiklayip ve okuyan oluyor-
Almsanyada göcmenler konusunda en cok okunan bir inter portelidir.
Frankfurt genclik dayresinde calisdigim dönermlerde Saz Rock diye Alman Türkiyeli bir genclik dernegi kurauk konzeptini hazirladim ve Frankfurt sehir idaresinden CDU döneminde 40 bin DM degerinde senelik yardim aldim.
Daha sonra EinwadererInnen Treffe e.V göcmenler birligi dernegini ve konzeptini hazirlayarak kurdum.. Göcmenler Birligi kisa zamsanda Frankfurt ve Almanya genelinde göcmenle sorunu üzerine basinda cok kalici isler yapti.Ploitik olarak göcmenler konusu bizlerden sorumluymus hale geldi.
Fankfurt sehir idaresi 80 bin DM olarak senelik desdek verdi.
Göcmenler Birligi olarak Frankfurta kurulan Yabancilar Meclisi toplantilarina katilarak icerik tartismasi hazirliklarinda büyük rolim oldu.
Daha sonra yabancilar meclisine göcmenler birligi olarak lisde ile girdik ve iki kisiyi meclise soktuk.
Göcmenler birilgi adina avrupa Fonundan iki proje Kadinlar icin 80 bin Ecu Gencler icin 35 bin ecku degerinde paralar aldik.
Göcmenler birlik ve Femden Info da yazdigim ikinci ve ücüncü kusak nesil gencler üzerine ysazilarim Frankfurt Ünüversitesinde kütüphanede brosür olarak mevcutür.
Daha sonra Almanya göcmenler Birliginin Hamurgda ilk kurulusdundsa yönetimde yer aldim.Franklfurt göcmenler birligi kurulusdudada yönetimde yer aldim.
Ünüversite yillarimda Ünüversitede tanisdigim Sabine krichammer-Yagmurla evlendim,. Birlikde Mra Banu Yagmur adinda 7.09.1988 de cok tatli bir kiz cocugumuz oldu.
Bir süre sonra ayrilip Hannoverde avkar Ayse Eker ile evlendim .10 yoldirlida Hanoverde yasiyorum. Uzun yillar frankfurta yasayipda Hannovere adepde olmam cok zor oldu.fRankurta uzun yillar yesillerde politika yaptigim ve büyük bir deneyim sahibi oldugum icin Hannoverdede Yesiller ile lokal politika yapmay basladim. Yesiller tarsafindan büyük bir ilgilye karsilasdim.
Türk ve kürt solcu ceveler ile tanisdim ve daha önce tanidiklarimda varlsardi.onlar uile genis bir cevre olusdurdum. Uzun yildan beride avrupa Pstasinda köse yazilari yaziyorum. YAzilarim genis bir okuycu kitlesi tarasfinden okunuyor. Bir yildilide avrupa Demokratda köse yazisi yaziyorum ve yainlaniyor.
Hannoverde alman basini ile de siki bir ilisgi icindeyim ve bir birimize lazim olan inramasyon degisiminde bulunuyoruz.
Hannoverdeki türk kürt ve alman sivil kuruluslari ilede cok siki baglar olusdurdum ve üzerlerine yaptiklari eylemler üzertine yazilar yazuiyorum.
Hannover Cemn evi ne üyeyim ve yillki aydiyatimi ödüyor ve yaptiklari e faliyetler katip üzerine yazilar yaziyorum. Uzun yillsar sendika üyeligim ve calismalarida oldu.