:

Anayasayı Koruma Raporu 2024: Almanya'da Türkiye'nin Etkisi ve Aşırılıkçılık Mercek Altında

Cumali agmur 

Federal İçişleri Bakanlığı, güncel Anayasayı Koruma Raporu'nda, Türk devletinin Almanya'daki istihbarat faaliyetlerine karşı önemli uyarılarda bulunuyor. Siyasi muhaliflerin hedefli bir şekilde gözetlenmesinin yanı sıra, Türkiye kökenli göçmenler üzerinde nüfuz kurma çabaları da odak noktasında yer alıyor ve bunun mağdurlar için net sonuçları bulunuyor. Rapor ayrıca, Türkiye bağlantılı İslamcı akımları ve aşırı milliyetçi grupların rolünü de mercek altına alıyor.

Salı günü, Federal İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt ve Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) Başkan Yardımcısı Sinan Selen , 2024 yılı Anayasayı Koruma Raporu'nu tanıttı. Rapor, sol ve sağ aşırılıkçılık, karşı casusluk veya terör tehditleri gibi konuların yanı sıra, Türkiye veya Türk göçmen topluluğuyla ilgili faaliyetleri de ele alıyor.

Türkiye'ye yapılan atıflar, "İslamcılık/İslamcı Terörizm" ile "Yurt Dışı Bağlantılı Aşırılıkçılık" ve "Casusluk ve Diğer İstihbarat Faaliyetleri" başlıkları altında yer alıyor.

“Sınır Ötesi Baskı” Anayasayı Koruma Teşkilatı'nı Harekete Geçiriyor

İstihbarat faaliyetleri bağlamında, Alman iç istihbarat servisi Türk devletini de doğrudan gözlem altında tutuyor. Anayasayı koruma yetkilileri, Türk servislerinin "geniş bir bilgi toplama portföyüne" sahip olduğunu gözden kaçırmadı. Almanya'daki ana çalışma alanlarından birinin "muhaliflerin gözetlenmesi" yani "sınır ötesi baskı" olduğu belirtiliyor.

Bu kapsamda, Gülen Hareketi mensuplarının ve hükümeti eleştiren bireylerin gözetlenmesi açıkça zikrediliyor. Türk hükümetinin bu amaçla gelişmiş bir altyapıya sahip olduğu ifade ediliyor. Bu altyapı, dış temsilciliklerden yerel Türk organizasyonlarına, "devşirilmiş insan kaynaklarından veya kendi inisiyatifleriyle bilgi veren diğer kişilere" kadar uzanıyor.

Yargı ve emniyet birimlerinin bilgilerin değerlendirilmesi ve iletilmesi sürecine dahil olduğu ve bunun mağdurlar için sonuçları olduğu belirtiliyor. Bu durum, Almanya'dan Türkiye'ye seyahat edenler için gözaltı veya tutuklamalara yol açabileceği gibi, ülkeye giriş ve çıkış yasaklarına da neden olabiliyor. Tüm bunlar, "Türk devlet makamlarının bu konudaki yüksek takibat ve müdahale arzusunu" belgeliyor.

Erdoğan'ın Küçük Partileri Seçmeni İlgilendirmiyor – Ama İç İstihbarat Servisini İlgilendiriyor

Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı, Türk hükümetinin Almanya'daki Türk göçmenler üzerinde proaktif bir şekilde nüfuz kurma çabalarını da gözden kaçırmıyor. Bu noktada özellikle Uluslararası Demokratlar Birliği'ne (UID) kilit bir rol düştüğü belirtiliyor. UID'nin, örneğin, "Mayıs 2023'teki Türkiye parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de etkisini gösteren önemli bir seferberlik potansiyeline" sahip olduğu ifade ediliyor.

Anayasayı Koruma Raporu, Ankara'ya ve UID'ye yakın kişilerin, Türk ve Müslüman toplumundan oy toplamak amacıyla kurdukları parti ve seçmen birliklerine de değiniyor. Bunlardan BIG ve DAVA varlıklarını sürdürürken, AD-D de kağıt üzerinde var olmaya devam ediyor. Ancak bu oluşumlar şimdiye kadar seçimlerde bir başarı elde edemedi.

Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın vardığı sonuca göre, Türk istihbarat servisleri faaliyetlerini yüksek seviyede sürdürüyor. Bu süreçte "muhalifler ve rejim karşıtları, Almanya'daki öncelikli istihbarat hedeflerinden biri olmaya devam ediyor". Benzer şekilde, "Türk devletine veya hükümetine yakın kuruluşların nüfuz faaliyetlerinin de devam etmesi" bekleniyor.

Anayasayı Koruma Teşkilatı IGMG'ye Karşı Şüpheci Tavrını Koruyor

Türkiye bağlantılı spesifik faaliyetler söz konusu olduğunda, radikal veya siyasi bir İslam anlayışını savunan birkaç grup listeleniyor. Bunlar arasında "Furkan Hareketi" ve artık fiilen önemsiz hale gelen Kaplan Cemaati'nin "Hilafet Devleti" de bulunuyor. Her ikisinin de Almanya'daki sürgün hayatında sadece birkaç yüz üyesi var. Daha ilgi çekici olan ise "Türk Hizbullahı"nın (TH) listede yer alması. Bu örgüt de Almanya'da 400 üyesiyle önemsiz olsa da, Türkiye'de onun parlamenter kolu olarak kabul edilen Kürt kökenli HÜDA-PAR, 2023 seçimlerinde Erdoğan ittifakının bir parçasıydı.

Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı, "Millî Görüş" hareketini (IGMG) gözlemlemeye devam ediyor. IGMG'nin Almanya'daki en büyük Sünni-İslamcı akım olduğu belirtiliyor. 10.000'den fazla üyeye sahip olan IGMG hakkında, "devlet ve sivil toplum aktörleriyle diyalog ortaklığı kurmayı ve toplumsal katılım sağlamayı" hedefleyen tek organizasyon olduğu ifade ediliyor. Buna rağmen Anayasayı Koruma Teşkilatı, bunun arkasında "kamuoyundaki siyasi söylemi kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirme çabası" olduğundan şüpheleniyor.

IGMG'nin yanı sıra, "İsmail Ağa Cemaati" (IAC), "SAADET Europe e. V.", "Erbakan Vakfı Avrupa Temsilciliği" ve "Millî Gazete" de zikrediliyor. Hepsinde ortak olan noktanın Necmettin Erbakan'ın fikirlerine dayanan ideolojik yönelim olduğu belirtiliyor. IGMG'nin kendisini öncelikli olarak dini bir organizasyon ve dini konularda hizmet sağlayıcı olarak görmesine rağmen, aynı zamanda "siyasi bir iddiaya" sahip olduğunu da vurguladığı ifade ediliyor.

Propaganda ve Finansman: PKK, DHKP-C ve Bozkurtlar

"Yurt dışı bağlantılı aşırılıkçılık" alanında bir durgunluk olduğu belirtiliyor. Ancak PKK ve DHKP-C gibi gruplar önemini koruyor. Bu grupların seküler Filistin yanlısı aşırıcılığa yakınlaşma çabaları da dikkat çekiyor. PKK'nın propaganda suçlarının sayısı artmış olsa da, Almanya'yı öncelikli olarak "sakin bir arka bahçe" olarak gördükleri belirtiliyor.

Hem DHKP-C'nin hem de PKK'nın öncelikli faaliyetleri bağış toplama, üye kazanma ve propaganda. DHKP-C için, sadık çekirdek kitlesinin ötesine etki eden "Grup Yorum" adlı müzik grubunun da rol oynadığı ifade ediliyor. TKP/ML veya MLKP gibi ortodoks Marksist-Leninist dernekler ise önemini yitirmiş durumda.

Aşırı sağcı Ülkücü hareketin, derneklerin üyelik aidatları ve gayrimenkul gelirleri gibi kaynaklarla finanse olduğu belirtiliyor. Ancak, cami yapılanmalarının bulunduğu yerlerde, Kur'an kursları ve Hac organizasyonları yoluyla da gelir elde edildiği ifade ediliyor. Bu yelpazedeki en büyük dernekler "Almanya Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu e.V." (ADÜTDF), "Avrupa Türk-İslam Kültür Dernekleri Birliği e.V." (ATİB) ve BBP'ye yakın "Avrupa Nizam-ı Alem Federasyonu" (ANF) olarak sıralanıyor.

Gözlem altındaki tüm derneklerin benimsediği antisemitizmin yanı sıra, geçen yıl bazı kamusal tartışmalar da mobilizasyona neden oldu. "Bozkurtlar" taraftarlarının, futbol Avrupa Şampiyonası'nda Merih Demiral etrafında dönen "Bozkurt işareti" tartışmasını, sosyal medyada daha fazla seslerini duyurmak için bir fırsat olarak kullandıkları belirtiliyor. Tüm Ülkücü grupların toplam üye sayısı 10.000'in biraz üzerinde sabit kalmış durumda.